Düşündüren hikâyeler
Günlerdir gündemde CHP’deki kavgalar, gürültülü kongreleri, düşük maaşla ümüğü sıkılan
emekliler, raydan çıkan faizler, sıkılaştırma politikaları sonucu zenginin cebine sıkıştırılan paralar, parti kongreleri ve uzantılı konular var. Hepsi de insanın göğsünü ve ruhunu daraltan konular…
Gelin bu hafta göğsümüzde bir inşirah oluşturacak birkaç hikâye okuyalım ki ruhumuz bir
nefes alsın. Emevi halifelerinden Ömer b. Abdulaziz Horasan’a bir vali atar. Vali Horasan’a gittiğinde ne görsün! Katl û qutul (Adam öldürme), içki alemleri almış başını gidiyor.
Güvenlik, istikrar sıfır. Tabi istikrar ve ekonomi at başı giderse bu durumda ekonomi de berbat olur. Kimse güvende değil. Herkes korku içinde. Kısacası her şeyin ayarından çıktığını görür. Hemen halifeye bir mektup yazar: “Ya istifamı kabul et ya da müsaade et de bunların kafalarında jop çalıştırayım. Onlara ağır cezalar vereyim” der. Halife Ömer b. Abdulaziz bugünkü yöneticilere de ders olacak şu tarihi cevabı verir;
“İstifanı kabul etmiyorum. Kimseye bir fiske dahi vurma. Halka Allah’ın emir ve nehiylerini anlat. Kıl kadar da adaletten sapma. Bu şekilde her şey rayına oturur. Bu durumda kimseyi dövmene gerek kalmayacak.”
Yaptı ve oldu…
Günlerden bir günün sabahında Abdullah b. Cafer bir hurma bahçesinde gezinirken bir kölenin bir ağacın altında oturduğunu ve bir adamın ona üç parça ekmek getirdiğini gördü. Kısa bir süre sonra bir köpek gelip hemen kölenin yanına oturdu. Köpek hal diliyle bir parça ekmek istiyordu. Köle köpeğin dilinden anladı ve ona bir parça ekmek attı. Köpek ekmeği bir lokma yaptı. Köle ona ikinci parçayı da attı. Köpek onu da bir lokma yaptı. Sonra köle elindeki son parçayı da köpeğe attı. Köpek çok acıkmış olacak ki onu da bir lokma yaptı.
Bu manzaraya şahit olan Abdullah b. Cafer kölenin yanına gitti ve: “Bundan başka ekmeğin var mıydı?” diye sordu. Köle: “Hayır” diye cevapladı. Abdullah b. Cafer: “Akşama kadar aç kalacaksın ama” deyince köle: “Bugün oruç tutacağım” dedi.
Abdullah b. Cafer hemen yanından ayrılıp bahçenin kime ait olduğunu soruşturdu. Bahçeyi köle ile beraber satın alıp kölenin yanına geldi ve köleye: “Ben bu bahçeyi seninle beraber sahibinden satın aldım. Seni azad ediyorum ve bu bahçeyi de sana hediye olarak veriyorum” dedi.
İkisi de tarih yazdılar…
Rivayetlere göre Sa’di Şirazi kel imiş. Sa’di Şirazi bir gün birisiyle bir konuda tartışır. Derken
tartışma çığırından çıkar. Adam Sa’di Şirazi’yi küçük düşürmek için: “Başındaki kıllar kadar ilim okumuşum. Sen benimle tartışacak adam değilsin” der.
Şirazi başındaki takkesini hemen yere bırakıp kel kafasını cemaate gösterir ve: “Evet arkadaşlar adamımızın okuduğu ilmi görüyorsunuz” diyerek tartışmada güzel bir hava estirir. Tartışmalarda sakin olursanız başarılı olursunuz esip gürlemekle değil.
Bir arkadaştan duymuştum
Allah selamet versin şöyle diyordu: “Namaz kılmak için camiye gitmiştik. Müezzin kamet getirdi. Hepimiz kalktık. Adet olduğu üzere imam arkasına dönüp safları kast ederek: “Allah rızası için kendinizi düzeltin” dedi. Aramızda bir mecnun da vardı. Hemen imama karşılık verdi: “Seyda sen kendini düzelt hepimiz düzeleceğiz”
Bizimkisi bir konuştu ama pir konuştu. Allah hayat hikâyemizi güzelleştirsin. Bizden güzel hikâyeler sadır etsin