• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Kanayan yaramız Filistin, İslam`ın ve Müslümanların haremi Kudüs ve Mescid-i Aksa, bu günlerde pek bir önemli ve manşetlerden, haber kanallarından, sosyal Medya`dan duyar, okur ve izler olduk. Nedeni ise Amerika Birleşik Devletleri`nin başkanı Trump`ın İslam`ın ve Müslümanların mukaddesatı olan Kudüs`ü İsrail devletine peşkeş çekerek başkenti olduğunu kabul etmesi ve kendi büyükelçiliğini Kudüs`e taşıma kararı.

Peki, ABD bu kararı hangi cesaret ile aldı?
 
Kısaca cevaplamak gerekirse “bölünmüş, parçalanmış, uyutulmuş ve dünya menfaatleri ile meşguliyete mahkum edilmiş Müslümanlardan cesaret alarak” diyebiliriz.
 
Ancak ben biraz daha cevabın, ayrıntılara girilerek verilmesinden yanayım!
Tarih 1917, her şey İngiliz devletinin Osmanlı`dan koparma anlamına gelen Balfour Deklarasyonu`nun imzalanması ile başladı. İngiliz bakan Balfour`un, siyonistlerin lideri Lord Rotahild`e “Filistin topraklarında kurulacak bir Yahudi devletini destekleyeceklerini” kaleme alan bir resmi mektup gönderdi. Bu deklarasyon ile yüzbinlerce Yahudi siyonizm projesi ile İngiliz mandası altında bırakılan Filistin`e göç ettirildi. Osmanlı`dan koparılan ve Arap devletlerinin kulak tıkadığı Filistin`de Yahudi nüfusu Filistin`li halkın 6`da 1`ine kadar ulaştı. Bu nüfus artışına Nisan 1920`de tepki sadece toprak sahibi Filistinli halktan geldi. 1947 yılında İngiliz devleti Filistin sorununu Hristiyan ve Yahudi birleşimi olan Birleşmiş Milletlere taşıdı. Sonuç olarak 33 ülkenin kararı ile Filistin ikiye bölündü. Bu karardan bir yıl sonra 14 Mayıs 1948`de İsrail bağımsızlığını ilan etti.
 
Sözde Müslüman devletlerin sessizliği ile İsrail ordusu ve liderlerinin topraklarını genişletmek ve Filistinli halkı topraklarından sürmek için katliamlar başlamıştı. 29 Ekim 1948 Safsaf köyü bilanço 70 şehid. Aynı gün El-Halil`deki Davayima köyü aralarında kadın ve çocukların olduğu 80 kişi şehid. Ariel Şaron`un liderlik ettiği Batı Şeria`daki Kibya köyü yıl 1953 ve 67 şehid. 1956 Samu Köyü`ne giren işgalci İsrail askerleri 18 Filistinli şehid etti. Yıl 1968 15`ten fazla Filistinli köye havadan (NAPALM) bombası yağdırdı. Resmi rakamlara göre 56 kişi feci şekilde şehid edildi. İrbid şehrinde ise 30 kişi şehid edilmişti. Yıl 1996 yer Lübnan mülteci kampı 109 şehit, yıl 2002 yine bir mülteci kampı olan Cenin aralarında yüzlerce kadın ve çocuğun bulunduğu 1300 kişi şehid edildi. Evsiz kalan, mahkum edilen, kayıp edilen ve organ mafyalarına satılan yüzbinlerce Filistinli kardeşimiz. Ve saymak ile bitmeyen vahşi işgalci devletin katliamları hepimizi derinden üzmektedir. 
 
Ama sadece üzmektedir!
 
Yarım asrı aşan süredir işgalci İsrail devletinin gasp ettiği topraklar ve binlerce şehit, yüzbinlerce esir tuttuğu Filistinli Müslüman kardeşlerimizin ne kadar yanında olabildik?
 
Oysa peygamber Efendimiz (sav) ‘Müslüman kardeşinin derdi ile dertlenmeyen bizden değildir` diye buyurmamış mıydı? Yoksa bu hadis-i şeriften bihaber miyiz?
İşte cesaret buradan geldi. Kendi dinimizden ve kardeşlerimizden bihaber yaşadığımız bu ve bundan önceki zamanlardaki duruşumuzdan. 
 
İslam ümmetinin hareminde yapılan onca yıkım ve katliamları sessizce izleyen veya  bazı Müslüman kesimlerin kendi çabaları ile duyurmaya çalıştıkları kısık seslerinden korkmayan işgalci İsrail ve avaneleri bu gün bu kararı alma cüretinde bulundu. 
 
Bir köşeye sıkıştırılmış ve ambargolar uygulanarak açlığa, susuzluğa ve insani yardımlara kapatılan Gazze`nin semalarını aydınlatan bombalar yağarken, Batı Şeria`da küçük yaştaki çocuklar yerlerde sürüklenip esir alınırken, imanın en zayıf noktası olan kalbimizden “ İsrail`i lanetleyip kınadığımız” için bu cesaret...
Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın diyen İslam ümmetinden aldığı cesaret ile alındı bu kararlar...
 
Ama inandığım tek bir şey var bu günlerde. Almış oldukları bu ahmakça cesaretleri neticesinde İslam ümmeti mahremi, mukaddesatı ve kırmızı çizgisinde bir olacaktır. Kudüs ile yeniden birlik beraberlik ve dirilişin ışığı yakılmış ve Müslümanlar etrafında toplanmıştır. Onların bu kararından vazgeçirmek onları mukaddesâtımızdan def edecek ve Filistin`i yeniden Müslümanları birleştiren ortak kılan ve oyunları bozan bir ümmet haline getirmiştir.
 
Ömer Çevik / Şanlıurfa