• DOLAR 32.364
  • EURO 34.706
  • ALTIN 2390.865
  • ...

Müslümanlar iktidar oldukları halde sosyal hayatta neden muktedir olamıyor sorusu üzerinde kafa yorulması gereken bir mesele…

Mesela dindarların bir sineması var mı?

Sinemeye katkıları var mı?

İslami (ya da İslam’a uygun sinema) dediğimizde aklımıza Ömer Muhtar ve Çağrı filmlerinin dışında bir şey geliyor mu?

Ya da sanata katkımız ne derecede var?

Osmanlı gibi bir devletten geriye neden bir Dede Efendi neden bir Buhûrîzâde Mustafa Itrî yok?

Çünkü bir kültür politikamız yok!

Çünkü kültür politikası olmayanın sosyal hayatta iktidar olma şansı yok.

Kültür politikası olanlar biraz çaba ile yüzlerce yıllık Şaban ismini toplumdan silebiliyorlar.

Recep ismi dalga malzemesi olarak kullanılabiliyor.

Cabbar ismini çocuğuna koymak artık cesaret istiyor!

Çünkü o kadar çok üzerimize gelmişler ki

O kadar çok beynimize vurmuşlar ki

O kadar çok dalga geçmişler ki tarihimize, kültürümüze sahip çıkmakta zorlanıyoruz.

Çocuğa Andaç (ajanda) ismini koyabiliyor ama Ramazan ismini (dedesinin ismi değilse) koymakta zorlanıyor.

Çünkü İslami kökten gelen bu isimler geçmiş yıllarda yoğun bir taarruza uğradı.

Peki son 20 yılda kültür politikaları adına ne yapıldı?

Tümden haksızlık olmasın TRT’nin son birkaç yıldaki dizileri hariç (onlar da genelde namazsız) neredeyse hiçbir şey.

İktidara destek versin vermesin tüm TV dizilerinde içerik aynı.

Zengin oğlan, fakir kız, sevgili, aldatma, yanlış anlama…

Yani baştan ayağa kadar seküler kodlu bir yaşam şekli.

Seküler kesim kendi kültürel ajandasına göre içerik ürettiği için sokaklarımızda 14- 15 yaşındaki çocukların tek derdi sevgili bulmak!

Çünkü izlediği dizilerde gençler ne ders çalışır ne namaz kılar ne de aile mefhumuna sadıktır.

Ha bire harcayan, gece yarıları sarhoş gelen, sevgiliye ulaşamadığı için kendini heba eden bir zavallı!

İşte o diziler şimdi sokaklarda meyvelerini topluyor.

Bugün LGBT neden çok gündeme geliyor.

Çünkü Netflix neredeyse tüm filmlerinde bu çarpıklığı meşrulaştıran içerikler üretiyor. Yani bir planı, projesi var.

Sabah akşam ‘aile elden gidiyor’ diyeceğimize ailenin önemine vurgu yapan filmler, diziler çekseydik şu nesil bu halde olmazdı.

Sokakları düzeltmenin yolu kültürden geçer. Projeli işlerden geçer.

Sinemanızın, şiirinizin, sanatınızın bir amacı olmalıdır.

Amaçsız yapılan her iş başka bir amacın yapıtaşına dönüşür.

Mahmut Ensar