Altan Tan’ın HÜDA PAR hazımsızlığı
Eski HDPli Altan Tan Independent Türkçe için kaleme aldığı bir yazıda ilginç cümleler kurdu.
İçişleri bakanı Süleyman Soylu’nun seçim öncesinde katıldığı bir programda AK Parti’nin HÜDA PAR ile oluşan seçim birlikteliği için kullandığı kelimeleri limon gibi sıkmış, “onu muhatap alma beni al” dercesine AK Parti’ye gönüllü danışmanlık hizmeti vermeye hazır olduğu izlenimi vermiş!
Yeni bir çözüm süreci başlatılırsa HDP ile HÜDA PAR’ın muhatap alınmaması tavsiyesinde bulunan Tan dün ne söylediklerini unutmuş olabilir, biz hatırlatacağız ama önce cümlelerini alıntılayıp sonra birkaç soru soralım…
***
“Kürt sorununu çözmek mi istiyorsunuz?
Yoksa bölgeyi tekrar karıştırarak kontrollü kaosla günü kurtarmaya ve idare etmeye mi çalışıyorsunuz?
Bunlar yapıldı geçmişte. Tansu Çiller döneminde de yapıldı. Milli şef zamanında da yapıldı…
Eğer Kürt sorununu çözmek istiyorsanız sizin HÜDA PAR'a da ihtiyacınız yok; PKK'ye de HDP'ye de ihtiyacınız yok.
AK Parti'nin buna uygun kadroları var. Bu kadroları genişletebilir, güçlendirilebilir. Yeni aktörler katabilir…
Bunun için taşeron kullanmanıza gerek yok. Kendiniz yapın.”
Bu cümleleri kim söylüyor 2013 yılında İmralı’ya görüşmeye giden Altan Tan söylüyor.
İmralı’yı niye hatırlatıyoruz? Hani taşeronluk falan diyor ya…
En baştan belirtelim ki Altan Bey’in yaptığı köylü kurnazlığıdır. 2013’te bozulan çözüm sürecinde iradesizliğini beyan eden “bu konuda irade Öcalan’dır” diyen HDP’nin muhatap alınmamasını söylerken yanına HÜDA PAR’ı da iliştirerek aslında “adil olduğunu” sunmaya çalışmış!
Oysa HÜDA PAR kurulduğu günden beri tek bir defa irade reddi beyanında bulunmamıştır.
İkincisi HÜDA PAR’ın olası bir çözüm sürecinde masada olması “bölgeyi tekrar karıştırarak kontrollü kaos” anlamına geliyorsa neden 2013 yılında Öcalan’ın “Demokratik İslam Projesi” masasında ısrarla HÜDA PAR olmalı diyordunuz?
Herhalde Demokratik İslam Projesi ile Çözüm Sürecinin ne alakası var deme kurnazlığında bulunmazsınız!
Bugün Çözüm Süreci masasında HDP ile HÜDA PAR olmamalı diyen Altan Tan 2015 yılının kasım ayında ise -herhalde orada milletvekili olduğu için- "HDP'siz bir Çözüm Süreci mümkün değil" diyor hatta hızını alamıyor, çözüm süreci ile ilgili fikri alınan kanaat önderlerini bile linç ediyordu.
Buyurun:
"(HDP ile de İmralı ile de konuşmam) diyorsan kiminle konuşacaksın. Cumhurbaşkanlığına gelen insanların bir kısmını gördüm, içlerinde akrabam olanları da var, utandım. Bölgede hiçbir etkinliği olmayan bazı şahıslar ve bazı korucu başları... Eğer süreci bu şahıslarla götüreceksen buyur götür. Nereye götüreceksin? Hiçbir yere götüremezsin."
Cumhurbaşkanlığı Köşkü’ne davet edilenler aslında çözüm süreci için fikri sorulanlar!
Aralarında kanaat önderleri de var korucular da var ve -bir kısmı partisiz ya da başka partiden olsa bile- çoğunlukla AK Partili idiler…
Dün “HDP’siz çözüm süreci olmaz -hem de aralarında akrabaları olan- AK Partili akiller de neymiş” modunda konuşan Altan Tan bugün HÜDA PAR’ı kasıtla taşeronluktan bahsediyor.
Oysa bilen bilir!
Altan Tan’ın siyasal duruşu -hadi taşeronluk demeyelim- zıtlıklarla doludur.
Mesela 1991 yılında -hem de MKYK’da olduğu halde- Refah Partisi kendisini neden aday yapmadı?
Mesela aday yapılmaması ile taşeronluk kelimesi arasında bir bağ var mı?
Hani kişi herkesi kendisi gibi bilirmiş ya!
Ayıptır!
Altan Tan’ın meselesi koltuk ya da konum kazanmaktır, Kürt meselesi değil!
PKK’nin siyasi hareketini “Tencere-kapak” metaforu üzerinden izah edip neticede “Bu kapak bu tencereye uymuyor” diyen kişi, sonradan -nasıl olduysa- tencereyi kapağa uydurdu ve PKK’nin siyasi hareketinde yer aldı. PKK’nin din düşmanlığına varan Marksist söyleminden dolayı HDP’nin gidemediği yerlere ulaştı ve “Dindar Kürt sosyolojisinde” ciddi kırılmalara neden oldu. PKK’yi ideolojisi üzerinden eleştirdiğimde tarikatçı bir Kürdün, “Sen Altan Tan’dan ve Kadri Yıldırım’dan daha mı iyi biliyorsun?” dediğini hatırlıyorum.
Eğer bugün HDP’nin çizgisindeki siyasi hareket, marjinal sola alan açmaktan, sapkın yaşam tarzını meşrulaştırma çabalarından başka yaptığı bir şey olmamasına rağmen yeterli tepkiyi görmüyorsa bunda Altan Tan’ın da günahı vardır.
Süleyman Soylu’nun milliyetçi kesimlerin parti programından dolayı HÜDA PAR’a getirdikleri eleştirileri yumuşatmak amacıyla söylediği sözleri “esas” olarak kabul edip bunun üzerinden sonuçlara ulaşmaya çalışan Altan Tan samimiyetsizdir ve dürüst değildir. Öyle olsaydı kendisi HDP içerisindeyken ‘HDP’nin MİT projesi’ olduğuna dair ortaya atılan ciddi iddialar konusunda da bir şeyler söylemesi gerekirdi.
Mahmut Ensar