• DOLAR 32.507
  • EURO 34.797
  • ALTIN 2444.034
  • ...

Müslümanlar neden birbirleriyle savaşıyorlar? Savaş ve Müslüman, savaşın iki tarafında da Müslüman. Müslüman, Müslümanın kanını maalesef dökebiliyor. Korkunç bir çağda yaşıyoruz; kardeşlik kana bulanmış, insanlarımız birbirlerine tahammülsüz hale gelmiş. Bu nasıl mümkün olabilir? Bu yazımda biraz bunu irdeleyeceğiz. Öncelikle Kur'an-ı Kerim'den bir ayeti hatırlatmak istiyorum, Saf suresi dördüncü ayette yüce Rabbimiz kimi sevdiğini bizlere şu şekilde işaret ediyor, “Kuşkusuz Allah kendi yolunda kurşunla kaynatılmış duvar gibi saf tutup mücadele edenleri sever.” Kimi seviyor Allah? Kendi yolunda mücadele edenleri, kendi yolunun davasında savaş sürdürenleri. Ama nasıl saf tutarak? Birlik olarak, kardeşlik atmosferi içerisinde öyle bir kardeşlik ki, kurşunla kaynatılmış bir duvar gibi sapasağlam bir kardeşlik. Zemini sıkı sıkıya birbirine tutunmuş olanları Allah (cc) yüce kitabında sevdiğini belirtiyor. Kendi sevgisine nasıl mazhar olacağımıza işaret ediyor. Bunlardan birincisi Allah yolunda, Allah için mücadele. İkincisi bu mücadeleyi verenlerin kendi aralarındaki birlik, dirlik, bütünlük, ümmet olma, kardeş olma sorumluluğudur. Burada bahsedilen sıradan bir kardeşlik değil, kardeşliğin görüntüsü değil, kardeşliğin gerçeği. Su sızmayacak, kurşunla kaynatılmış duvar gibi kenetlenmiş bir kardeşlik.

Ama ayet böyle derken, Müslümanların fotoğraflarına bakıyoruz; kurşunla kaynatılmış duvar olması gerekenler, bugün birbirlerine kurşun sıkıyorlar. Suriye'de, Yemen'de, Lübnan'da niçin kardeşlik kan kaybediyor? Biz Müslümanlar, kardeşliği kurtarmadan, kulluğu da kurtaramayız, Allah'ın sevgisine de mazhar olamayız. Yeryüzündeki sorumluluğumuzu da yerine getiremeyiz. O halde tekbir getirenler nasıl birbirlerine tetik çekebiliyorlar, nasıl birbirlerini dışlayabiliyorlar, ne oldu bize, neyimizi kaybettik? Ümmet olma şuurundan uzaklaştık, cemaat olma, kolektif bir ruh ile birbirimizi taşıyabilme seviyesinden uzaklaştık ve bugün yeryüzünde Müslümanların düştüğü sefaletin nedeni budur. Parçalanmışlığımız, iç sorunlarımız, kavgalarımız, taassuplarımız. Gücümüz gitti, rüzgarımız gitti, bir türlü iki yakamız bir araya gelmiyor. Birbirimize düştüğümüz için ümmet bu hâle, İslam bu hale, Kudüs bu hale düştü. Ne yapmamız gerekiyor? Tekrardan yüzümüzü kardeşliğe çevirmemiz gerekiyor. Bunun için Peygamber efendimizin sunduğu şu çözüme uymamız gerekiyor. Peygamberimiz buyuruyor ki “İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe iman etmiş sayılmazsınız.” Bir başka hadisinde ise “Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir ameli sizlere haber vereyim mi? Selamı yaygınlaştırınız.” buyuruyor. Buradan anlıyoruz ki, iman olmadan cennet olmuyor, müminler arası sevgi, saygı olmadan da iman olmuş olmuyor, cennet gerçekleşmiyor. Bu bakımdan cennetimiz, kardeşliğimizin kalitesinde saklı. Kurtuluşumuz kardeşliğimizdeki kıvamımızda saklı. Kardeşliğini bitiren ahiretini de bitirmiştir, “Ey Allah'ın kulları kardeş olunuz.” buyuruyor Peygamber efendimiz. İşte buradan anlaşılacağı gibi bizim kavgamızı, yine biz bitirebiliriz. Yeter ki kardeş olalım, ümmet olalım ve Allah'ın bizlere gönderdiği emir ve yasakları hayatımızın vazgeçilmez noktası haline getirelim. İşte o zaman göreceğiz ki, bu sıkıntılar bir bir yok olacak. Allah hepimize, bu bilinçle bilinçlenmeyi nasip etsin. Âmin.

TAHA ÖLMEZOĞLU