• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Pazar günü sandık başına gideceğiz. Yeni bir dönem için oylarımızı kullanacağız. Bu yeni dönem sadece Türkiye için değil, Ortadoğu, hatta Avrupa ve ABD için de büyük bir önem arz edecektir. Bu yüzden içten ve dıştan bu derece yoğun bir anti propaganda yürütülmektedir. Belki de ilk defa Batı, ülkemizde yapılan bir seçime, açıkça müdahil olmak istemektedir.

Batılıların dayatmasıyla kurulan parlamenter sistem, ülkemize bir saadet, güven ve refah getirmedi. Sadece batılıların dayattığı ölçüler içerisinde, ülke idare edilmeye çalışıldı. Çünkü dayatılan çerçevede, sadece batının çıkarlarının korunması ilk şart olarak belirlenmişti. Eğitim durumumuz, yaşam tarzımız, güvenlik politikalarımız ve ceza kanununa varıncaya kadar, her şeyimizi kendi istekleri doğrultusunda tanzim etmişlerdi.

Hatta ordunun eğitimi ve bakış açısı o kadar millete düşman bir biçimde oluşturulmuştu ki, son 15 Temmuz ihanet darbe girişimi de dâhil, diğer ihanet darbelerinin tamamının halka karşı yapıldığını esefle gördük. Halkın geleceğini, onurunu ve hatta istiklalini ayaklar altına alan darbeler pervasızca yapılarken, aslında her bir ihanet darbesiyle batının emirleri direkt yerine getirilerek, batının çıkarları bütün bir millete tercih edildi.

Batının daha sayamayacağımız yüzlerce ihanetine, yok etme projelerine, içimizden devşirdikleri kâhyalarına ve açıkça saldırılarına dur demek için bu referandumda 'evet' demeliyiz. Yoksa Avrupa'nın şu an bir blok olarak hayır cephesinde yer almasını nasıl açıklayabiliriz?

Ülke içerisinde batılıların dayattığı projeleri harfiyen uygulamış, bu direktifleri yerine getirirken bütün bir millete olmadık zulümler reva görmüş olan vesayet sisteminin son bulması için de'Evet' demeliyiz. Camileri ahıra çeviren, âlimlerimizi 'istiklal mahkemeleri' maskesiyle darağaçlarında asan, bugüne kadar bu milletin bütün değerlerine savaş açmış olan içimizdeki kâhyaların düzeninin son bulması için de 'evet' demeliyiz.

6-8 Ekim vahşet kalkışmasında, bütün bir bölgemizi ateşe veren, yıllardır insanımızı terör belasıyla cendereye alan, son çukur siyasetiyle 7000'den fazla genci çukurlarda heba eden komünist ideolojinin hendeklere gömülmesi için de 'evet' demeliyiz. Bölgemizin ve ülkemizin istikrarı ve geleceği için, vahşet kalkışmalarıyla bölgemizin bir daha ateş çemberine alınmaması için de 'evet' demeliyiz.

'Hayır' diyenlerin bu güne kadar yaptıklarına baktığımızda, aslında niçin bu kadar telaşlandıklarını da rahatlıkla görebiliriz. Batının telaşı, artık istediği gibi bu ülkeyi yönetip yönlendirmeyeceği ve kendi çıkarları doğrultusunda bir piyon olarak kullanamayacağını görebildiğinden dolayı seçim sürecine dâhil oluyor. Etkileyebildiği mihraklar üzerinden propaganda savaşını sürdürüyor. 'Evet' ile yeni bir dönemin başlayacağını ve belki de müdahil olamayabilecekleri bu yeni sürece baştan karşı çıkarak, çıkarlarını eski sistem üzerinden devam ettirmek istiyorlar.

Bugüne kadar halkın değerlerine saldırarak politika yapmaya çalışan muhalefetin ruh hali ise tam ibretlik bir vakadır. Cumhuriyetin kuruluşundan şimdiye kadar bütün bir ülkeyi özel çiftlikleri gibi görmüşlerdir. Ülkenin bütün gelirini kâhya mantığıyla efendilerine aktarmış, ülkenin geleceğini korumak değil, onlara 'emredilmiş olan vesayet sistemini' koruyup sağlamlaştırılması için enerjilerini harcamışlar. Bundan dolayı 'evet' onların 'hayır'larından daha hayırlıdır.

Bu referandumda, ya 'hayır' diyerek yıllardır denediğimiz ve hiç bir hayır görmediğimiz eski sistemin devamını sağlayacağız, ya da 'evet' diyerek yeni bir sistemin kapısını aralayacağız. Denenmişi yeniden denemek akıl karı olmadığına göre, 'evet' ile yeni bir sayfa açarak, yeni bir sistem ile ülke yoluna devam etmelidir. Onun için 'evet' daha hayırlı olacaktır.

 Ümit ediyoruz ki, yeni sistem adaleti, hakkaniyeti ve adil paylaşımı kendine temel esas edinir.