• DOLAR 32.383
  • EURO 34.784
  • ALTIN 2410.568
  • ...

Dünyanın kalbi Kudüs, herkesin ve her dinin kutsal saydığı şehir. Yahudilerin ve Hristiyanların sürekli tahrip ettiği, Müslümanların ise imar ve yeniden inşa ettiği mübarek belde. Müslümanların elinde huzur ve selamet, haçlıların ve siyonist Yahudi vahşilerin elinde sürekli acı çeken mahzun şehir. Müslümanların kardeşlik ve adalet sağladığı, haçlı ve siyonistlerin ise kan ve gözyaşıyla harap ettiği ve üç semavi dinin kutsal saydığı zulüm ve acı yorgunu şehir.

Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa'nın yüzyıla yakındır, vahşi siyonist Yahudilerin zulmü altında esir olan kutsal mabet. 60 yaş üstü Müslümanların, Yahudi barbarların izniyle ancak içinde namaz kılabildikleri mahzun mescit. Müslüman idarecilerin, Yahudi barbarların insafına terk ettiği ve yıkılması için her gün altı uyulan ve İslam ümmetinin de esaretini kanıtlayan peygamberlerden miras kalan kadim mescit. İşte bugün işgalden çok daha fazlasına maruz kalan acı ve hüznün doruk noktasını yaşayan şanssız mabet.

Ramazan ayının son haftasındaki Cuma, Dünya Kudüs Günü olarak idrak edilmektedir. Peygamber efendimizin miraca çıkmadan önce bu mescitte Peygamberlerin önünde namaz kıldığı ve buradan miraca çıktığını İslam kaynakları bize haber vermektedir. Ayeti celilede 'etrafı mübarek kılınmış belde' şeklinde övülmüş olan bu güzide mekân; bugün siyonist barbarların çizmeleri altında her gün hürmeti çiğnenmekte, zulme maruz kalmakta, Müslümanların içerisinde ibadet etme hakları gasp edilmektedir.

Ümmet olarak, Kudüs'ün Yahudi barbarların işgalinden kurtarılması ve Mescid-i Aksa'nın özgürlüğüne kavuşmasını beklerken; bütün bir Filistin'in soykırımdan geçiriliyor olması ve Müslüman idarecilerin büyük bir aymazlıkla buna seyirci kalması, acı ve hüznümüzü katmerli hale getirmektedir.

Mescid-i Aksa'nın özgürlüğüne kavuşturulması imani bir mesele iken; bütün Müslüman idarecilerin sorumluluk alıp bu asil davada müdahil olması gerekiyor. Ancak, burada işgal çetesine karşı mücadele eden Müslümanların yüz üstü bırakılması ve üstelik siyonist işgal çetesiyle her türlü ticareti ve ilişkiyi sürdürerek destek olunması, Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın nasıl da zor bir badirede olduğunu göstermektedir.

6 aydan fazladır, siyonist işgal çetesi Müslümanları her gün kıyımdan geçirmekte, bütün bir Filistin'i işgal etmiş bulunmakta ve Gazze'de çoğu çocuk ve kadın olmak üzere 32.000'den fazla Müslümanı şehit etmiş bulunmaktadır. Mescid-i Aksa'nın esaretine ses çıkarmayan Müslümanlar, bugün Gazze'de işlenen vahşi soykırımın vebal ortaklarıdırlar. Eğer Mescid-i Aksa'nın ilk günkü esaretini kabullenmeyip karşı durmuş olsalardı, bugün bu soykırıma şahit olmayacaklardı.

Netice itibariyle, Kudüs'ün işgalden kurtarılması ve Mescid-i Aksa'nın özgürlüğüne kavuşabilmesi, ancak Yahudi barbarlar ve onları destekleyen batı küfür cephesine karşı mümince bir mücadeleyle mümkündür. Ey zamanın Selahaddin'i! Kalk bu mazlum ümmetin önüne geç. Mescid-i Aksa'nın kurtarılması izzet ve şerefi orada beklemektedir. Bu izzet ve şeref ancak layık olanın yüklenebileceği bir yüktür.

Bugün İşgalci terör şebekesinin bütün foyası ortaya çıkmıştır. Tek başına Kassam Mücahitlerine karşı mücadele etmekten bile aciz hale gelmiş, uçak ve füzelerle çocuk ve kadınları öldürecek kadar alçalmıştır. Ey ümmetin yiğit evlatları! En ufak bir desteğinizle vallahi bu terör şebekesi çöküşü yaşayacak, Müslüman kardeşlerimizin imdadına yetiştiğimiz gibi Mescid-i Aksa'yı özgürlüğüne kavuşturacak ve Kudüs'ün işgaline son vereceğiz inşallah.