• DOLAR 34.332
  • EURO 36.332
  • ALTIN 2836.448
  • ...

Gazze'de, siyonist Yahudi vahşeti bütün acımasızlığıyla devam ediyor. Yahudi barbarlığının 111. gününde de katliam haberleri gelmeye devam ediyor. Gazzeli çocukların öldürülme haberleri çoktan sıradanlaştırıldı. Şimdi de açlıktan ölen çocukların haberleri dahi Müslümanları harekete geçiremiyor. Günlerce aç kaldıktan sonra şehit olan çocukların feryatları, çaresiz iniltileri ve annelerin kahır dolu bakışları içinde çocukların son nefeslerini verirken; bu halleri bile çürümüş ve kokuşmuş vicdanları harekete geçiremiyor.

Ekmek kuyruğunda bekleyen aç insanların, siyonist barbarların füzelerine maruz kalması, bir tas yemek almak için binlerce çocuk ve kadının bekleyişleri karşısında 'ölüm hayattan daha merhametlidir' sözünü söyletiyor. Ölenler 'şehit oluyor ve inşaalah cennete gidiyorlar', geride kalanlar ise açlıktan ölmek gibi bir trajediyi yaşamaktadırlar. 21. yüzyılda, etrafı refah içerisinde Müslüman ülkelerle çevrili Gazze, siyonist barbarların işgali ve bombardımanı altında Müslüman çocukları açlıktan ölüyor. Ve bu durum, Müslüman idarecilerin zoruna gitmiyor ve herhangi bir tedbir almaya sevk etmiyor.

Gazzeliler, çocukları açlıktan ölmesin diye artık hayvan yemlerini öğüterek yemeğe çalışıyorlar. Günlerce yemek bulamayan, temiz suya hiç ulaşamayan ve ilaçsızlıktan ölen insanların sayısı her geçen gün artıyor. Gıda yetersizliğinden ölen çocuklar, temiz su bulunmadığı için artarak devam eden salgın hastalıklar, bu mazlumları tamamen çaresiz hale getirmiş bulunmaktadır. Hele ilaçsızlıktan kaynaklanan çaresizlikler ise 'ölümü hayattan daha tercih edilebilir duruma' getirmiş bulunmaktadır.

Binlerce cenazenin enkaz altından çıkarılamamasının kahrediciliği bir tarafa; barbar Yahudiler tarafından sokak ortasında vurulmuş ve günlerce orta yerde duran cenazelerin hayvanlar tarafından parçalanarak yenilmesi ise bütün insanlığa yüz karası olarak yeterdir. On binden fazla insanın cesedinin enkaz altında olduğu, yokluk, imkânsızlık ve kurtarma çalışması için hiçbir aracın bulunmaması; üstelik buraların, barbar Yahudiler tarafından sürekli olarak bombalanmasını, vicdansızlık ve zalimliğin ötesinde değerlendirmek gerekiyor.

Ey vicdanı çürümüş ve kokuşmuş idareciler! Gazze'deki bu katliamlar, açlık, hastalık ve ilaçsızlıktan kırılan bu Müslüman halkın ahının, daha bu dünyada yakanıza yapışmayacağını mı düşünüyorsunuz? Ey insanlığı, şerefi ve koltuğu siyonizmin esiri haline gelenler! Bu soykırım ve insanlık krizine rağmen rahat bir dünya hayatı yaşayabileceğinizi mi hayal ediyorsunuz? Ey aklını, özgürlüğünü ve namusunu siyonizme peşkeş çekenler! Gazze'de açlıktan ölen çocukların feryatları, anestezi olmadan uzuvları kesilen insanların vaveylaları bu dünyada size huzur bırakacak mı?

Ey Müslüman idareciler! Kahhar olan Allah'ın huzuruna gittiğinizde, Gazze'de açlıktan ölen Müslüman çocukları hangi gerekçe ile Yahudi barbarların insafına terk ettiğinizi açıklayacaksınız? Bütün kâfirler birlikte, siyonist barbarlara her türlü yardımı en hızlı bir şekilde ulaştırırken, silah ve cephane dâhil her türlü ihtiyaçlarını gece gündüz demeden sağlarken; Gazzeli çocuklara bir kamyon un ve su ulaştıramama zilletini nasıl izah edeceksiniz?

Gazze'de, ölüm çocuklara, Müslüman idarecilerden çok daha merhametlidir. Bütün yokluklara, imkânsızlıklara, açlıklara, hastalıklara ve soykırıma rağmen; insanların 'biz mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz ve vatanımızı ölürüz de terk etmeyiz' şeklindeki asil duruşları insanlığa büyük bir ders niteliğindedir. Bu asil duruş Müslüman idarecileri gafletten uyandırmaya yeter mi? Sanmıyorum. Ancak küfür cephesi 'bu asil duruşun' görülmemesi için acımasızca saldırılarına devam edecektir.