• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Psikolog bir profesör ruh sağlığını ele veren bir açıklamada bulunmuş. Bu ülke insanının inanç değerlerine saldırmayı bilim zannedecek kadar 'klinik bir vaka' olarak ortaya çıkmış durumdadır. Bu vakanın acilen tedavi altına alınması lazımdır. Aksi takdirde daha büyük ruhsal bozuklar yaşayacaktır.

Bu şahıs Sakarya'da verdiği konferansta, başörtülülerin öğretmen olamayacağını söyleyerek başörtülülere karşı beslediği kin ve nefretini ortaya koymuştur. Hatta daha ileri giderek 'sarhoş pilot olmamalı' şeklinde 'başörtülü öğretmen de' olmamalı benzetmesiyle gerçek hastalığını aşikâr etmiştir. Başörtülü öğretmeni, sarhoş pilota benzeterek aslında zihin dünyasının ne kadar da karanlık olduğunu anlatmaya çalışmıştır.

İşin en acı tarafı, bu 'şahıs' ülkemizin üniversitesinde ders vermektedir. Bu 28 Şubat artığı sözde Profesör, İslam'ın bir emri olan 'örtüye' saldırmayı  'bilimsel bir açıklama' diye yutturmakta ve herkesin kendisi gibi aynı hastalığı yaşaması gerektiğini vehmetmektedir. Ancak bu ve benzeri nesli tükenmekte olanlar bilmelidir ki, bu milletin değer yargılarına saldırmak, hakaret etmek, onlara bu dünyada hiçbir şey kazandırmayacaktır. Belki de bu milletin hafızasında, ne kadar da çirkin ve insanlıktan soyutlanmış oldukları şekliyle yer alacaklardır.   

Son dönemlerde, 28 Şubat dönemi özlemcilerinin, Müslüman halka yönelik kin ve nefretlerini tekrar ortaya koymaya başladıklarına şahit oluyoruz. Bu halkın dini değerleriyle hiçbir zaman barışık olamamış ve bulduğu ilk fırsatta saldırmaktan geri kalmamış kimi şarlatanların, bu yüzyılda hala karanlık zihinlerini bize dayatmaları ibret vericidir. İşte bu karanlık zihinleri iyi tanımak gerekir.

Halkın arasına kin ve düşmanlığı teşvik eden bu tür kötü niyetlilere ve saldırganlara karşı, Sivil Toplum Kuruluşlarının ve yetkililerin sessizliği ise çok daha manidardır. Halkın manevi değerlerine yönelik bu kadar açık bir saldırı karşısında, zamanında ve yeterli tepki ortaya konulmadığı ve haddini aşanların haddi bildirilmediği içindir ki, bu pervasız saldırılar gün geçtikçe artarak devam etmektedir.

28 Şubat karanlık sürecinin uygulayıcıları da, bu anlayışla darbe yapmışlardır. Milletin dini değerlerini ötekileştirip yasaklamışlardı. Dindar insanları fişleyip cezalandırma yoluna gitmişlerdi. Neticede bütün bir halkı düşman ilan ederek ve yok edilmesi gerektiği şeklinde topyekûn bir savaşa girişmişlerdi. Bu vahşi anlayışın bin yıl devam edeceğine dair kehanetlerde bulunmuşlardı. İşte bu son dinozor, bu vahşi anlayışın halen devam ettiğini ispatlamaya çalışıyor.

Bu halkın dini değerlerine hakaret edenler, karanlık yüzlerini ortaya koyarak saldırıya geçenler hep var olmuştur. Ama şunu da kesinlikle biliyoruz ki, bu millet kendisine hakaret edeni ve hele dini değerlerine saldıranları asla unutmamıştır. Zamanı geldiğinde hak ettiği cevabı en uygun şekilde vermiştir. Ve şunu da çok iyi biliyoruz ki, bu halkın değerlerine savaş açanlar hep kaybetmişlerdir.