Hesabı sorulamayan 28 Şubat
Bir 28 Şubat'ı daha geride bıraktık. Ancak 28 Şubat darbecileri ellerini, kollarını sallayarak ortalıkta dolaşmaya devam ediyorlar. Bu ülkeye yaptıkları ihanetler, mazlum ve suçsuz insanlara yaptıkları zulümler yanlarına kâr kalmaya devam etmektedir. İşte bu darbecilerin cürümlerinin hesabı sorulmadan bir yıl daha geçti.
15 Temmuz darbesinin hesabı soruluyor/sorulmaya devam ediliyor. Hatta 12 Eylül darbesinin de hesabı iyi-kötü sorulmaya çalışıldı. Ancak 28 Şubat darbesinin hesabı sorulamadı. Darbeciler iğrenç bir pişkinlikle ve bütün ihanetlerine rağmen aramızda dolaşmaya devam etmektedirler. Herhalde bundan sonra da hesabı görülmeyecektir.
28 Şubat ihanet darbesinde mağdur edilmiş on binlerce insan vardı. Okuma hakkı ellerinden alınmış olan binlerce bayan vardı. Kamuda çalışıyor iken, inancı gereği taktığı başörtüsünden dolayı işten atılan yine binlerce bayan vardı.
Namaz kıldığı, camiye gittiği ve hatta gümüş yüzük taktığı için kovuşturmaya uğrayan, işkencelerden geçirilen ve işinden edilen sayısız mağdur vardır. Bunların çoğunun maddi ve manevi hakları iade edilmediği gibi her gün darbecilerin kara yüzleri ile karşılaşmak gibi bir bahtsızlığı yaşamak zorunda kalıyorlar.
Ülkeye yaşattıkları ekonomik kriz, darbeci artıkları kişilerin yönetiminde bulunduğu bankalar eliyle gerçekleşti. 14 bankanın içini boşaltmak gibi bir hırsızlığı gerçekleştirdiler. Hukuku adeta paspas haline getirdiler. 28 Şubat karanlık zihniyetine sahip olmayan hemen herkesi, cezalandırma yoluna gittiler. Bu karanlık süreçte, dindar olmak cezalandırılmak için yeterli sebepti. Hukuk kurumları, kendi halkını düşman gören bir anlayışa savruldu.
Neticede hesabı sorulamayan bir darbenin yıldönümünü geride bıraktık. Bu günden geriye bakıp bir muhasebe yaptığımızda, geleceğe hiç de ümitle bakamayacağımızı net olarak görebiliyoruz. Zira FETÖ’den boşalan devlet kadrolarına ulusalcı sosyalistlerin ve Ergenekoncuların yerleşmesiyle, en fazla on yıl sonra bir 28 Şubat süreci daha yaşamak gibi bir tehlikenin kilometre taşlarının da döşeniyor olduğunu fark etmek gerekir.
Zira bu karanlık zihniyet, 27 Mayıs darbesini gerçekleştirdi. 12 Eylül darbesini de gerçekleşti. 28 Şubat darbesini yaptı. Zihin kodları farklı olsa da 15 Temmuz darbesini yapmaya çalıştı. Ancak şu unutulmamalıdır ki, bu darbelerin ortak amacı, ülkeye ve bu Müslüman halka ihanetti. Ve hepsinin fikir babası ABD idi. ABD ise darbe yaptırma hevesinden hiçbir zaman vazgeçmeyecektir. Yeter ki, elverişli piyon bulabilsin.
İşte bu piyonların cezasız kalmaması gerekir. Bu piyonların hukuk önünde hesap vererek, işledikleri cürüm ve ihanetlerinin cezasını en sert şekilde görmeleri gerekir. Aksi takdirde yeni darbe olasılıklarını, daha kesin bir şekilde karşımızda bulabiliriz. Bu duruma karşı kesinlikle hazırlıklı olmamız lazımdır.
Unutmayalım ki, milletten gücünü almayanların, millete rağmen 'güç sahibi' olmak gibi bir hastalıkları vardır. Bu emellerini gerçekleştirmek için de karanlık mihraklarla işbirliği yapmaktan asla kaçınmayacaklarını 15 Temmuz ve 28 Şubat'ta olduğu gibi bilmemiz gerekir.