• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Ülkemizde aile kurumu gün geçtikçe daha çok kan kaybediyor. Aile birliği çok basit gerekçelerle yok ediliyor. Mevcut aileler sürekli saldırı altında iken, yeni aile kurmak ise adeta imkânsız hale getirilmeye çalışılıyor. Aile kavramı ötekileştirilmiş, gayrı meşru rezilliklere güzellemeler yapılmaktadır.

Dini ve resmi nikâhı olduğu halde, evlendikleri gün itibariyle 18 yaşını geçmemiş olan 8000 aile şu an itibariyle cezalandırılmış bulunmaktadır. Babalar tecavüzcü diye tutuklanıp cezaevlerine atılmış, yılarca sürmekte olan/sürecek cezalara çarptırılmış durumdadır. Anne ve çocuklar ise yokluk, zorluk içinde ve perişan bir vaziyette bu zulmün son bulması için çırpınıp durmaktadırlar.

Bir İslam ülkesi düşünün, nikâhlı yaşamak cezalandırılmakta ama zina günahını işlemek serbesttir. Her türlü ahlaksız birliktelikler ve rezil yaşamlar serbest ama evlenmek(18 yaşın altında) yasak ve yıllarca sürecek cezalar gerektirmektedir. Tam da 'itleri salmışlar, taşları bağlamışlar' havası. Haram olan her şey serbest ve ne kimse sorgular ne de kimse cezalandırmayı düşünür. Ama helal olan her şey yasak ve en üst seviyeden cezalandırılır.

Bu 8000 mağdur aile, evlendikleri zaman şöyle bir beyanları olsaydı; aslında 'biz evlenmiyoruz, kendi rızamızla zina yapıyoruz' deselerdi, hiçbirisi bırakın ceza almayı, kovuşturmaya dahi uğramazlardı. İşte böyle garip bir ülkede yaşıyoruz. Severek evlenmiş ve yuvalarını mutlulukla kurmuş olan bu mazlumlar, sırf helal yoldan ve İslami ölçüler çerçevesinde evlilik yaptılar diye bu derece gaddarca bir cezalandırmaya tabi tutulmuşlardır.

Aile Bakanlığı ülkemizde ne işe yarıyor? Aileyi korumaya mı, yoksa mevcut aile kurumunu bir daha toparlanmayacak şekilde yok etmeye mi kendini adamış? 8000 parçalanmış/parçalatılmış ailenin dramı, feryadı ve çaresizlikleri 'bir fahişenin tokat yemesi' kadar Aile Bakanlığı`nın yanında değeri yoktur. Olsaydı hassasiyet sahibi(!?) bakanlığımız bu olaya da el atar ve çözümü noktasında bir gayreti olurdu.

Hep örnek verdiğimiz ve aşağılık kompleksiyle gıpta ettiğimiz Avrupa ülkesinin birçoğunda evlilik yaşı 14-15 yaşları seviyesindedir. Ülkemizde ise evlilik yaşının 18 olmasında diretilmesi ise aile kurumunun açık hedef haline getirilmesi cambazlığından başka bir anlam taşımamaktadır. Ve bu yaşın altında evlenenlerin çok sert bir şekilde cezalandırılması ise açıkça bir proje olarak karşımıza çıkmaktadır. Aile kurumunu hedef almakla, aslında bütün bir ülkeyi geleceğiyle birlikte tamamen ortadan kaldırmayı gaye edinmiş bir küfür projesi olarak olayı anlamamız gerekmektedir.

Dizilerde ve sosyal medyada rezil birliktelikler ve gayrı meşru ilişkiler öyle iğrenç bir algıyla işlenmektedir ki, hayatın normal bir parçasıymış gibi sunulmaktadır. Burada din yok, ahlaki ve manevi değerler yok, örf ve adetler yok sayılmış ve aile kurumu açık hedef haline getirilmiştir. Böyle bir anlayışla haberlerde karşımıza çıkan da; aldatma, boşanma, öldürme ve ortada kalan zavallı masum çocuk görüntüleri kalıyor.

Başta Aile Bakanlığı olmak üzere kendini sorumlu hisseden herkese seslenmek istiyorum; lütfen aile kurumuna sahip çıkalım. Ve 8000 mağdur ve suçsuz yere cezalandırılmış ailenin sesini duyalım ve onların dertlerine çare bulalım...