• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

HDP Merkez Yürütme Kurulu, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik başlattığı askeri harekata ilişkin yazılı açıklama yaptı.

“Rusya’nın uluslararası hukuku ihlal ederek başlattığı askeri müdahaleyi kesin bir şekilde reddediyoruz. Rusya Hükümetini, Minsk Anlaşmasına sadık kalarak askeri operasyonları durdurmaya ve müzakere kanallarını yeniden açmaya çağırıyoruz” denildi.

Biraz şaşırtıcı geliyor bu açıklama; ama işin “Avrupa ülkeleri ve oradaki destekçiler” kısmını düşünüyor ve açıklamayı normal karşılıyorsunuz.

Ama o da ne! Önünüze PKK’den bir açıklama düşüyor.

Duran Kalkan, "Ukrayna hükümetine sahip çıkan politikaların hiçbiri devrimci, demokrat ve doğru olamaz. Ukrayna'da hükümet yok, emperyalizmin kuklası var. Şimdi de yaptıklarının bedelini ödüyorlar" şeklinde konuşmuş.

Kim devrimci, kim demokrat, kim emperyalist?

Eğer emperyalist dedikleri NATO ve Amerika ise Rojava’da ve Deyrezor’da emperyalistlerle işbirliği yapanlar kimler oluyor?

Amerikan üslerinden çıkmayan, sürekli “Amerika burada kalmalı” diyen PYD lideri Mazlum Abdi, emperyalizmin kuklalarından biri mi?

Hayır, bu “iyi polis, kötü polis” uygulaması ya da “Askeri kanat ile siyasi kanat arasındaki bakış farkı” meselesi değil!

Ortada ciddi bir kafa karışıklığı var.

PKK, Rusya’ya göz kırparken, HDP ise Amerika ve Avrupa ile aynı çizgide görünmek istiyor.

Türk solunun siyasi kanadı da askeri kanadı da Rusya tarafında dururken, Kürt solunun kanatları arasında uyuşmazlık dikkat çekiyor.

Ve ben kafa karışıklığının sebebinin İmralı kaynaklı olduğunu düşünüyorum.

BAŞKA ARZUNUZ?

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesi başlayınca şunları söyledi:

"Türkiye, Rusya ile kurduğu asimetrik ilişki modelinden sıyrılmalı. S-400'lerden acilen kurtulmalı, Akkuyu santralini millileştirmeli, bölgesel istikrar için Kanal İstanbul projesini durdurmalıdır."

Komik bulabilirsiniz; ama ben bunları okuyunca ilk aklıma gelen cümle garsonların servis yaptıktan sonraki şu cümlesi oldu: “Başka arzunuz?”

Gülmeyin lütfen!

Ya bu metni uluslararası dengelerden hiçbir şey anlamayan bir danışman yazmıştır ya da metin Türkiye üzerinde hesapları olan birilerinin düşünceleridir.

Bakalım…

“Türkiye, Rusya ile kurduğu asimetrik ilişki modelinden sıyrılmalı” diyor Akşener.

Mevcut şartlar, siyasi ve ekonomik dengeler, simetrik bir ilişkiyi engelliyorsa ve asimetrik ilişki modelinden de vazgeçilecekse nasıl bir model öneriyor Akşener?

“S-400’lerden acilen kurtulmalı” diyor.

Doğu Akdeniz’de sıkıntı devam ederken, Amerika, Ege adalarını askeri üs ve silah deposu haline getirmişken ve senin elindeki “Hava savunma sistemleri” yeterli seviyede değilken yaklaşık 2 milyar dolar ödediğin sistemden neden kurtulasın? Aklı başında biri bunu söyler mi?

“Akkuyu santralini millileştirmeli” diyor.

Akkuyu daha bitmemiş bir santral ve 2010’dan beri Rusya’nın teknolojisiyle yapılıyor. Diyelim ki, millileştirdin ve Rusları devreden çıkardın, nasıl tamamlayacaksın? Diyelim ki, bitirdin sonra nasıl devreye alacaksın? Diyelim ki devreye aldın, çıkacak bir soruna karşı nasıl müdahale edeceksin? Ve en önemlisi enerji üretiminde kullanılacak malzemeyi sen üretemediğine göre nereden temin edeceksin? Peşin peşin söyleyelim, ne Amerika ne de Avrupa teknolojiyi de vermez, destek de sağlamaz.

Kanal İstanbul ve “bölgesel istikrar” konularına girmeyelim, çünkü bu sözlerin kaynağının AB’nin hangi ülkesi olduğunu herkes biliyor.

Başa dönelim…

Garson, sanırım tüm bunlara bakıp şöyle diyecektir:

“İsteklerinizi karşılamamız mümkün değil. Başka arzunuz varsa bakalım.”

EVET VAR

Hızını ve hırsını alamadı Akşener ve “başka arzunuz” sözüne karşılık “Evet var” dedi ve “Doğu Akdeniz” konusuna da giriverdi.

Girdi girmesine de bu arada bizi de şaşkınlık girdaplarına yuvarladı.

Bakın, hak vereceksiniz:

"Akdeniz’de herkes gaz arıyor, bir tek biz arayamıyoruz. Çünkü dış politikadaki politikasızlık, enerjide de bizi vuruyor. Üstelik doğalgaz sadece pahalı değil, aynı zamanda miktarı da yetersiz. Doğalgaz kesintileri, hâlâ yüzde 20 oranında, devam ediyor."

Ama sanırım “Doğu Akdeniz” konusuna gireceğine bir sağlık kuruluşuna görünseydi daha iyi olurdu.

Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki manevraları, gaz ve petrol arama çabaları, oluşan ittifaklara karşı Libya ile geliştirilen ilişki ve “münhasır deniz yetki anlaşması” gibi sıkıntılı süreçler yaşandı. Savaş gemileri devreye girdi ve Türkiye’nin kararlı duruşu Yunanistan’ı geriletti.

“Mavi vatan” tartışmalarından hiç mi haberi olmadı Akşener’in? Doğu Akdeniz’deki etki alanlarını kaybetmemek için Libya’da Trablus hükümetine verilen destekten, darbeci Hafter’in ve destekçilerinin mağlup edilmesinden haberi mi olmadı Akşener’in yoksa unuttu mu?

“Çok fazla içeriye odaklandığı için ilgilenmedi” diyorsanız ittifak ortağının açıklamasını da mı duymadı?

CHP Dış Politikalardan Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı Ünal Çeviköz şunları söylemişti:

"Mavi Vatan diye bu 200 mile kadar uzanan alanı da kendi egemenlik alanınız olarak görürseniz, o zaman saldırgan ve yayılmacı bir algı yaratırsınız."

Kanaatimce her şeyi bir tarafa bırakıp “hafıza kaybı” konusuna odaklanmalı Akşener. Aksi takdirde parti içindeki kurmaylarının da ittifak ortaklarının da elinde oyuncak olur.