• DOLAR 34.347
  • EURO 37.411
  • ALTIN 3014.384
  • ...

6-8 Ekim olayları soruşturması çerçevesinde tutuklanan Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen, cezaevinden tartışmalara neden olan bir metin gönderdi.

Uzun metinde “yeni bir siyaset arayışının” izleri okunabildiği gibi HDP çevresindeki “güç odaklarına” bir eleştiri de göze çarpıyordu.

Mesela şu kısım:

“HDP kendi organları ve tabanı ile birlikte yönetildiğinde müdahale tartışmaları en aza inecek, aksi takdirde bunu başaramamanın faturası müdahale mazeretinin arkasına sığınma alışkanlığına kesilmeye devam edecektir.”

Ayhan Bilgen açıkça itiraf ediyor ki, “HDP kendi organları ve tabanı” tarafından yönetilmiyor.

Herkes eleştirinin İmralı ve Kandil’e yönelik olduğunu anlamıştır.

Daha önce benzer eleştiriler Sırrı Süreyya Önder tarafından da dile getirildi.

Yani öyle anlaşılıyor ki, adayların, yönetimin, stratejinin tümüyle “dışarıdan” belirlenmesine parti içinden itirazlar var; ancak kimse açıkça “kral çıplak” demeye cesaret edemiyor.

O zaman bu ne anlama geliyor?

Ayhan Bilgen bir şeyler söylemeye çalışıyor; ama…

Yeni bir strateji mi, yoksa yeni bir parti mi, o pek net değil.

 

SİPARİŞ VE HEZEYAN

Kılıçdaroğlu, seçim için Bahçeli’ye çağrıda bulunuyor.

Peki neden Bahçeli?

Bazılarının dediği gibi Kılıçdaroğlu gerçekten de “Demans” mı oldu, yoksa işin içinde başka bir şey mi var?

Yoksa eskiye dair bir şeyler mi hatırladı Kılıçdaroğlu.

Hani ANASOL-M döneminde, MHP, seçim talebine destek vermişti de dönemin başbakanı Ecevit “bunu bir türlü anlamadım” demişti ya…

Hani Bahçeli’nin destek verdiği seçim sonrası iktidardaki üç parti de baraj altında kalmıştı ya…

Yine böyle bir sonuç mu bekliyor Kemal Bey?

Ama bu kez Bahçeli çok sert bir cevap verdi:

"Kılıçdaroğlu ne oldu da seçim diye tutturdu. Seçim isteği sipariş ve hezeyandır. Sana kimler ne söyledi, neyi vaat ettiler?"

Dünyanın her yerinde muhalefet seçim talebinde bulunur ve bu gayet normaldir.

Hatta iktidar ve ortaklarının bu talebe karşı çıkması ve “seçim zamanında yapılacak” söylemini sık sık dile getirmesi de normaldir.

Normal olmayan Devlet Bahçeli’nin üslubu ve öfkesidir.

Sipariş ve hezeyan…

Türkiye siyasetinde perde arkasında garip şeyler dönüyor; ama Allah hayretsin.

 

NUTUK

Ekrem İmamoğlu, garip işler yapmaya başladı.

Normal olan İstanbul Büyükşehir Belediye başkanının ziyaret ettiği yere ya da kendisini ziyaret eden kişilere İstanbul’u anlatan ya da tanıtan bir objeyi hediye etmesidir.

Ama dedik ya ortada bir gariplik var.

İmamoğlu, İstanbul Müftülüğü’nü ziyaretinde Müftü ona bir Kur’an-ı Kerim hediye ederken, kendisi Müftüye bir adet Nutuk kitabı hediye etti.

Halbuki Beylikdüzü belediye başkanlığı yaptığı sıralarda birkaç bin adet Muhammed Esed’in Kur’an mealini dağıtmıştı.

Ama İBB’de işin rengi, hediyenin cinsi değişmiş görünüyor.

Nitekin İmamoğlu, daha görevinin ilk döneminde HDP'li Kayapınar Belediye Başkanı Keziban Yılmaz'a “Atatürk portresi” hediye etti.

Gazeteci İsmail Saymaz’a da evlilik hediyesi olarak Nutuk kitabı hediye etti.

Mahalle muhtarlarına (962 kişi) nedense Nutuk yerine 2600 TL değerinde akıllı telefon hediye etmişti; ama o zaman herhalde “Nutuk hediye etme” kararı yoktu.

“Bunu da nereden çıkarıyorsun?” demeyin, biraz bekleyin.

Meselenin izahı CHP Genel Başkanından geldi.

Partisinin grup toplantısında konuşan Kemal Kılıçdaroğlu, "Iraklı-Suriyeli Türkmenlere biz yardım yaptık, Arapça Nutuk gönderdik" ifadelerini kullandı.

Silaha ihtiyacı olan direnişçilere, açlıkla yüz yüze kalan mültecilere yardım olarak “Nutuk” göndermiş CHP.

Yarın Afrika’da açlık çeken insanlara, Azerbaycan ordusuna, sempatiyle baktıkları Sisi’ye de Nutuk hediye edebilirler.

Bunun sonu hiç iyi görünmüyor.

 

ÖĞRENECEK

Fenerbahçe'nin yeni transferi Kemal Ademi, her maçtan önce Kur'an-ı Kerim'den bir dua okuduğunu söylemiş. Ademi ayrıca domuz eti yemediğini de belirtmiş.

Gariban ne bilsin!

Müslüman bir ülkeye geldiğini düşünüp kendince halka sıcak bir mesaj vermek istemiş.

Ama Türkiye’de futbol kulüplerinin farklı misyonlarla kendilerini tanımladıklarını ne bilsin.

Ali Koç’un kim olduğunu ve hangi siyasi düşünceye sahip olduğunu ne bilsin.

Ama öğrenecek.

Yassine Benzia’nın uzun elbise ile Cuma namazına gitmesinin başına neler getirdiğini de öğrenecek.