KUTUPLAŞMAK ZARARLI
Kutuplaşmadan başkaları da rahatsız oluyormuş.
ABD'li ünlü yazar Paul Auster, ülkesinin, yeniden başkan seçilmek için kampanya yürüten Donald Trump'ı sevenler ve sevmeyenler olarak ikiye bölündüğünü ve demokrasinin geleceği açısından "çok kritik ve tehlikeli" bir noktaya geldiğini söylemiş.
Auster gelecek konusunda da kaygılı: "Böyle bir dört yıl daha yaşarsak geriye hiçbir şey kalmaz. Hiçbir şey. Otoriter bir devlet haline geldik."
İşin aslı Amerika’da çok fazla değişen bir şey yok!
Polis şiddeti eskiden de vardı. Irkçılık ve ayırımcılık eskiden de vardı. Basının taraf tutması eskiden de vardı. Başka ülkelerde operasyon yapmak, başka ülkelerdeki darbeci ve diktatörleri desteklemek eskiden de vardı.
Değişen tek şey Donald Trump’ın daha önce gizli kapaklı yürütülen işleri açık açık yapması; kaba ve kırıcı bir dil kullanmasıdır.
Bu da Auster’e göre “kutuplaşma”ya neden oluyormuş.
**
Amerika’dan devam edelim…
Donald Trump Beyaz Saray'da düzenlediği basın toplantısında Pentagon’a meydan okudu. Yeniden başkan seçildiği takdirde Pentagon ile ilişkilerinin farklı olacağını söyleyen Trump “Askerlerimiz beni seviyor; ama ordunun sevdiğini söyleyemem. Pentagon’un başındakiler beni sevmiyor olabilirler. Çünkü onlar, uçak ve bomba üreten şu muhteşem şirketler mutlu olsunlar diye savaşmaktan başka bir şey yapmıyorlar. Birçok yerden askerlerimizi çekmek istedim; ama beni engellediler. Yeniden seçildiğimde buna müsaade etmeyeceğim. İşime karışamayacaklar” ifadelerini kullandı.
Dört sene boyunca sözcülerin durmadan değişti.
Bakanlar hiç olmadığı kadar fazla değişti.
Alandaki komutanları da değiştirdin.
Dört yıldaki değişikliklerle başaramadığını yeni dört yılda değiştirebileceğine insanlar neden inansın?
***
ABD Başkanı Donald Trump yaptığı açıklamada, ”New York eyaleti tam bir karmaşa. Para yok, yüksek vergi ve suç, herkes kaçıyor” dedi.
Devamında bunu “3 Kasım'da düzelteceğim” dedi; ama çizdiği tablo korkunç.
Geçenlerde Kanada’ya gitmek isteyen 15 bin kişinin engellendiği haberiyle karşılaşmıştık.
Görüyorsunuz değil mi?
İnsani ve ahlaki değerler üzerine oturmayınca küçük bir kaos “Amerikan rüyası”nı bir anda kabusa çevirebiliyor.
Tabii bazıları bunun “etme bulma dünyası” sonucu olduğunu, Amerika’nın ettiği zulümlerin karşılığını gördüğünü söyleyebilir; ama sanırım bu şimdi için pek tutarlı değil.
Evet, bazıları büyük sıkıntılarla karşılaşıyor; ama Amerika’nın büyük zenginleri de sermayelerini katlayarak büyüyorlar.
O yüzden işlenen cürümlerin karşılığının bu kadar basit olaylarla görüldüğünü söylemek pek doğru değil.
**
Haber şöyle.
“Hollanda Savunma Bakanlığı, 2015'te Irak'ın Musul vilayetinde gerçekleştirdiği hava saldırısında yanlışlıkla evini vurup 4 yakınını öldürdüğü Irak vatandaşı Razzo'ya tazminat ödemeyi kabul etti.”
Sizde nasıl bir etki uyandırdı bilmem; ama bana göre ikiyüzlü ve rezil bir hareket.
Aklıma Bosna Savaşı ve Hollanda’nın katliamlardaki rolü geldi.
Srebrenitsa'da yaşananlar, "2. Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa'daki en büyük katliam" olarak kabul edilir ve Hollanda askerleri bundan doğrudan sorumludur.
Evet, BM’nin kontrolünde, Hollanda askerlerinin korumasında olduğu halde Srebrenitsa’da 8500 Müslüman sivil vahşice katledildi.
Orada da 15 sene süren yargılamaların sonunda bir Hollanda mahkemesi 300 kadar sivilin ölümünden Hollanda askerlerinin sorumlu olduğunu kabul etmişti.
Musul’da on binlerce kişi katledildi ve halen bir kısmı enkaz altından çıkarılamadı. Bu büyük suçun ortağı durumundaki Hollanda 4 kişi için sorumluluğu kabul etmiş. Srebrenitsa’da Sırp vahşilerine teslim edilen 8500 mazlumun katledilmesinde de 300 kişi için sorumluluk kabul etmişti.