RÜŞVET RANT KANAL İSTANBUL
Hükümeti “yandaş” kurumlara kaynak sağlama konusunda eleştiren CHP’de bir süredir Mansur Yavaş-Sinan Aygün tartışması yaşanıyor.
Sinan Aygün, rüşvet diyor, irtikap diyor, yolsuzluk diyor.
Mansur Yavaş, Aygün’ü FETÖ ile suçluyor.
Kılıçdaroğlu ise Sinan Aygün yerine Mansur Yavaş’ın tarafını tutuyor.
Ortam gergin.
Önce “Beştepe’ye çıkan CHP’li” şimdi de “25 milyon”…
Öyle görünüyor ki, CHP’de her iki ayda bir kriz kendini gösterecek.
İstanbul’da İYİ Parti ve HDP’nin İBB’ye baskılarından söz ediliyor.
Sanırım tam da bu sırada Kanal İstanbul tartışmasının çıkmasına en çok sevinen kişi Ekrem İmamoğlu’dur.
Bol bol 16 milyonun adına konuşabilir, çevreci takılabilir.
Yeter ki, rutin ihalelerdeki çekişmeler gündeme gelmesin.
***
Mansur Yavaş’ın açıklamaları aslında unutulan ve kamuoyundan gizlenen önemli bir meseleyi de yeniden gündeme getirdi. Rant çevresinde dönen dolaplar…
Bir televizyon kanalına şunları söyledi Yavaş: "Ankara'da bir grup var işlerini hatırla, tehdit, şantaj, rüşvet, siyasi bağlantı gibi yollarla çözüyorlar."
Bundan birkaç yıl önce Ankara’nın Çankaya ilçesi belediye başkanı Muzaffer Eryılmaz’ın bir ses kaydı medyaya düşmüştü. Eryılmaz orada kimi belediye meclis üyelerinden dert yanarak “Yamyamları doyuramıyorum” demişti.
Bunun üzerine adli soruşturmalar açılmış, yargılamalar yapılmıştı.
O dönemde çok ilginç de bir suç duyurusu vardı.
CHP yönetimi belediye başkanı Muzaffer Eryılmaz hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.
Şimdi benzer bir açıklamayı da Mansur Yavaş yaptı.
Eskiden sadece CHP’li müteahhitler vardı; ama şimdi İYİ Partili ve HDP’li olanlar da var ve Mansur Yavaş’ın işi zor.
Pasta büyük; ama çok küçük parçalara bölünmesi durumunda kimse memnun olmayacak.
Yani…
Yani “çarşı biraz daha karışacak” gibi görünüyor.
***
31 Martta CHP'den Beyoğlu Belediye Başkanı adayı olan fakat kazanamayan Alper Taş, seçim sürecinde CHP'lilerin Cuma namazında görüntü vermesi için kendisine baskı yaptığını söyledi.
Alper Taş, şu ilginç ifadeleri kullandı: "Ben de cuma namazına gitseydim seçimi kazanırdım. Bana parti içerisinden cuma namazına git dediler. Ben bayram namazı kılarım ama cuma namazı kılmam."
Alper Taş, sosyalist ideolojiye bağlı olduğunu her fırsatta söyleyen biri. Bir röportajında bir süre İmam Hatip’e gittiğini; ama sosyalizmle tanıştıktan sonra ayrılıp namazı terk ettiğini söylemişti.
Bayram namazını neden kıldığını anladığımı söyleyemem. Ama seçim kazanmak için “Cuma namazına gitmeyi” reddetmesini anlamlı buluyorum.
Tabi Alper Taş’ın bu açıklamaları bazı şeyleri deşifre etmesi açısından da önemli.
Evet, CHP, adaylarının Cuma Namazına gitmesini istemiş.
Tabii Muharrem İnce bu konuda gerekli ilmihal bilgilerini almayınca “15 yaşımdan beri her gün Cuma namazına gidiyordum” türü açıklamalar ile komik duruma düştü; ama Ekrem İmamoğlu bırakın cumayı, Eyüp Sultan’a giderek Yasin bile okudu ve kazandı.
Yani CHP’lilere göre “namaz kazandırıyor” düşüncesi önemli bir şey.
***
"Kanal İstanbul demek, susuzluğa mahkumiyet demek" diyor Ekrem İmamoğlu. Kanal İstanbul’un Terkos ve Sazlıdere barajlarına zarar vereceğini söylüyor.
Bölgenin arazi rantından bir şey kalmamış ve bu yüzden partiden baskılar gelecek.
Haklı olabilir; ama nedense aklıma başka şeyler geliyor.
İmamoğlu, hesap yapıyor.
Kanal İstanbul’da yer alsa, İBB para ve imkan harcayacak; ama projenin siyasi rantı Erdoğan’a kalacak.
Bir de şu var.
Hani bir süre önce bir “Temel atmama töreni” vardı ya, işte o!
Yatırım yapmadan geliri toplama ve onu “farklı” alanlarda kullanma…