KADİM DOST VE STRATFOR
CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun siyaset olarak nereye yakın olduğu biliniyor. Tanrıkulu liberal sol kimliğinin yanı sıra uluslararası bağlantıları olan bir siyasetçi.
Suriye’de YPG’ye yönelik askeri harekat başlayınca Sezgin Tanrıkulu, CHP’lilerin aksine sessizliğe gömülmedi, harekata karşı çıktı ve "Bu Kürtlere karşı yapılan bir savaştır" şeklinde skandal bir açıklamaya imza attı. Bu açıklamadan dolayı soruşturma açıldı ve sosyal medyada Tanrıkulu’na yönelik öfkeli mesajlar yayınlandı.
Tabii HDP ve diğer sol çevrelerde Sezgin Tanrıkulu için destek açıklamaları yapıldı. En ilginç açıklama ise Saadet Partili Cihangir İslam’dan geldi.
Cihangir İslam, sosyal medyada şöyle bir mesaj paylaştı: "Sezgin Tanrıkulu iyi bir insan, insan hakları savunucusu, mazlumun ve mağdurların dostu, zalimler karşısında dik durabilen, hakkıyla vekillik yapan kadim bir dosttur #SezginTanrıkulunuSeviyoruz"
Amerika ve Siyonist rejime düşmanlığıyla bilinen Saadet Partisi tabanı bu mesajı sorguladı mı bilmiyorum; ama ben yine de bir hatırlatmada bulunayım.
2013 yılında CHP'nin Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz disipline sevk edildiğinde "asıl sorgulanması gereken kişi Wikileaks belgelerinde adı TR705 olarak geçen CIA'ye bilgi akışı sağladığı belgelenen Sezgin Tanrukulu'dur" demişti.
Sezgin Tanrıkulu da Stratfor’un analisti Emre Doğru’ya bilgi aktardığını kabul etmiş; ancak bunun medyadaki bilgilerden ibaret olduğunu iddia etmişti.
İşte bu Sezgin Tanrıkulu, Cihangir İslam’ın “kadim dostu” imiş.
***
İYİ Parti lideri Meral Akşener partisinin grup toplantısında Barış Pınarı Harekâtı'yla ilgili konuşuyor.
İsmet İnönü'nün, "Büyük devletlerle ilişki içinde olmak; ayıyla yatağa girmeye benzer" sözünü hatırlatıyor.
Erdoğan’ı eleştirirken ettiği laflara bakın:
"Yatağa girdiğiniz ayılardan biri, bizi ekonomik yaptırımlarla tehdit ediyor Sayın Erdoğan. Daha önce yaptığını yine yapacağını söylüyor."
Eskiden bu tür lafları Kamer Genç ederdi; ama pek ciddiye alınmazdı.
Böyle benzetmeler kimseye yakışmaz; ama bir kadına hiç yakışmıyor.
Biri bunu Akşener’e söylesin, yoksa ölçüyü iyice kaçıracak.
***
İki gün önce İran meclisinde bir vekilin Türkiye aleyhtarı tutuma eleştirilerini gördük.
Bugün bir futbolcunun Türkiye’nin bayrağını paylaştı diye geçici olarak futboldan men edildiğini okuduk.
Tam da bu günlerde basına düşen şöyle bir haber var:
"ABD'nin İran'a yönelik yaptırımlarını delmek"le suçlanan Halk Bankası'na New York Güney Bölgesi Başsavcılığı tarafından dava açıldı.
New York Güney Bölgesi Başsavcılığından yapılan yazılı açıklamaya göre Halk Bankası, "ABD'nin İran'a yönelik yaptırımlarını delmek"le suçlandı.”
17-25 Aralık polis ve yargı darbesinin hedefi Halkbank idi. Mesele İran’a yönelik ambargonun delinmesi üzerinden hükümeti mahkum etmekti.
Şimdi Amerika yine o dosyayı açıyor ve “İran’a yardım etmiş diye” Türkiye’yi cezalandırmak istiyor.
Sanırım “bu haberler şunu anlatmak istiyor” demeye gerek yok!
***
Çin Dışişleri Bakanlığı Türkiye’ye, Suriye’nin kuzeydoğusunda sürdürdüğü askeri operasyonu durdurma ve “doğru yola geri dönme” çağrısı yaptı.
Türkiye için tek çıkar yolun “Avrasyacılık” olduğunu söyleyen Perinçekgiller, Çin’in bu açıklamasını nasıl şerh edecekler diye düşündüm birkaç gündür.
Hayır, “diplomasi dili”, “büyük resim” gibi cafcaflı laflar söyleyip altında kalmadılar. Onun yerine en kolay yolu tercih ettiler.
Evet, Aydınlık gazetesi bir tarafta Türkiye’nin harekatını “hararetle” destekler, okuyucularına “Mehmetçik” posterleri verirken Çin’in yaptığı açıklama ve kınamaları görmezden geldi.
O kadar.