Siyaset Gemisi: Komünistler Ve Abd Demokraside Buluşuyor
Yunanistan Komünist Partisi (KKE), ABD'nin İran'a karşı planlarının bölgedeki uluslar için iyi bir sonuç getirmeyeceğini belirterek ülkedeki ABD ve NATO üslerinin kapatılması çağrısında bulunmuş.
Yunanistan Komünist Partisi (KKE) tarafından yapılan resmi açıklamada, “Umman Körfezi'ndeki tankerlere yapılan saldırılar bir kez daha İran aleyhine gelişmeleri ateşledi. ABD sanki 'çoktan hazırlanmış gibi' davranıyor. İran'ı sıkıştırmak için bölgedeki askeri kuvvetlerini artırıyor. İran etrafındaki şüphenin artması için iyi bir aldatmaca yaratıyor. Şimdi Yunanistan'daki tüm yabancı ABD ve NATO üslerini kapatın. NATO ve AB misyonlarına katılan tüm Yunan askeri kuvvetlerini iade çekin” denildi.
Tabii şimdi birçok kişi bu haber için “Normaldir, neticede Komünistler ABD’ye karşıdır” diyecekler; ama mesele o kadar basit değil.
Önce iddialı bir hüküm cümlesi kurayım:
Komünistler sadece “i’rabda mahalleri olmadığında” ya da illegal kabul edildikleri dönemlerde ABD’ye karşıdırlar. Biraz güçlendiklerinde ya da legal kabul edildiklerinde ABD karşıtlıkları büyük oranda ortadan kalkar.
Bir Yunanistan bir de buralardan iki örnek vermek istiyoruz.
Çipras’ın bir “Komünist” olduğu biliniyor. Kendisi Amerika’ya ziyarete gittiğinde şunları söylemişti:
“Ortak değerlerimiz var, demokrasi kültürünün ve özgürlük değerlerinin Yunanistan’da doğduğunu unutmamak gerek. Bu değerler aynı zamanda Amerikan kültürü ve geleneklerine de geçmiştir. Başkan da bu değerleri sürdürmeye devam ediyor”
Çipras’ın “Demokrasi ve özgürlük değerlerini sürdürüyor” dediği kişi kim, biliyor musunuz?
Donald Trump!...
Yunan sosyalist Skoufoglou, bu konu hakkında şunları söylemiş:
“Kendisinin Amerikan karşıtı ve NATO karşıtı olması beklenirdi. Donald Trump ile F 16’lar için yaptığı 2,5 milyar dolarlık anlaşma bu görüntü ile keskin bir karşıtlık oluşturuyor. Hatta Çipras daha da ileri gitti ve Trump’la demokasi konusunda aynı fikirleri paylaştığını söyledi. Tüm bunlar Çipras’ın bir zamanlar sola ait bir politikacı olduğunu düşününce inanılmaz görünüyor. Ve o kendisini hala solcu bir politikacı olarak tanımlamaya devam ediyor.”
Bizdeki Türk ve Kürt komünistlerinde de benzer bir durum var.
Öcalan’ın eski konuşma ve yazılarına baktığınızda Amerikan karşıtlığı çok net biçimde kendini gösterir.
Sonra siyasi süreçler başladığında PKK’nin siyasi çizgisindeki partilerin tümü Amerika ile “oldukça sıcak” ilişkiler geliştirdiler.
Kısa bir süre sonra bir “Çatı” altında buluşan Türk ve Kürt komünistlerin silahlı unsurlarının Suriye’de Amerikan silahları ve desteğinin gölgesinde “Devrim şarkıları” söylediğine şahit olduk.
Bu arada Suriye’deki oluşumun adının Türkçe’ye SDG, yani Suriye Demokratik Güçleri olarak geçtiğini unutmayalım.
Bazı komünistlere göre “Amerikan demokrasisi” Vietnam’a yıkım, katliam ve kitle imha silahlarıyla gelmişti; ama artık o dönemleri unutmak gerekir öyle değil mi?