Eğitim Evrelerinde Bilinçli Olmak Gerekir
Özel eğitim kurumlarının artması ile eğitimde tatlı bir rekabet başladı. Eğitimin hem dünyaya hem de ahirete bakan yönü olduğundan daha çok önemsenmesi gereken kutsal bir iş olduğunu söyleyebiliriz. Bu tatlı rekabette ahlâk, sevgi, gönül ve vicdanı ön plana çıkaran kurumlar, yatırımı doğru yapmış olacaklardır.
Özel eğitim kurumlarının işlevselliği, özellikle değerler sistemini etkileyecek, eğitim sistemini yeniden dizayn edecektir. Ne gibi? Dilin gelişimi, öğrencilerin kendi değerlerini öğrenmesi, sınıflardaki öğrenci sayısının minimize edilmesi, sağlıklı iletişim, ailelerin kurumları önemseyip sahiplenmesi, bu bağlamda yapısalcı ve işbirliğine dayanan tekniklerle öğrencilerin daha iyi eğitim almalarını örnekleyebiliriz. Biraz daha somutlaştırırsak laboratuvar ortamında öğrenciler, aktif öğrenme yolu ile kendi eğilim ve yeteneklerini fark edebileceklerdir.
Değerlerin ön plana çıkması ile toplumsal algının iyiye doğru değişeceği kanaatindeyiz. Her mesleğin maddi yönden olmasa da manevi yönden birbirinden üstün yönünün olduğunu unutmayalım. Örneğin bir öğretmen bir doktor kadar maaş almasa da doktoru yetiştirenin de öğretmen olduğunu unutmayalım. Bu tür örneklerin bireylerde sorumluluk bilincini yeniden şekillendireceğini düşünerek sorumluluk bilincini ele alacağız.
Çocuğumuzdan beklentilerimizin gerçekleşmesi durumuna göre onun sorumluluklarını yerine getirmeyi öğrendiğini ya da öğrenemediğini düşünürüz. Eğer beklentilerimize uygun davranışlar ortaya çıkmamışsa sorumluluk kazandırma sürecini gözden geçirmek gerekir. Elbette ki bu süreç her eve her anne babaya göre farklı yaşanacaktır. Çünkü sorumluluğun gelişimi çocuktan çocuğa değişiklik gösterir. “Her çocuk, aynı zamanda aynı sorumlulukları alır.” diyemeyiz.
Çocukların kişilik özellikleri, fiziksel yapıları mutlaka dikkate alınmalıdır. Ancak burada önemli olan anne babanın, çocuğunun işini yapmayı bırakması ve kendi işini kendisinin yapması konusunda çocuğa ısrarcı davranabilmesidir. Anne babalar çocuklarının yapabilecekleri şeyleri kendileri yaparak yaşamları boyunca ihtiyaç duyabilecekleri karar verebilme, seçim yapabilme, girişken davranabilme becerilerinin gelişimini de engellemiş olurlar.
Kişisel farklılıklar söz konusu olsa da sorumluluk kazandırmaya yönelik her sürecin “temel” ve “değişmez” öğeleri vardır. Çocuğun davranışında istenen değişimin gerçekleşebilmesi için önce çocuğun bu değişim hakkında bilgilendirilmesi gerekir. Çocuğun bu değişimi bir ihtiyaç olarak görebilmesi için davranışlarının nedenleri hakkında çocuğa bilgi vermek önemlidir. Kuralların neden konduğu ve sorumluluğun önemi anlatılmalıdır. Çocuklar, niçin bazı işleri yapmak zorunda olduklarını anlar ve bilirlerse ne zaman ailelerine yardımcı olmaları gerektiğini, ne zaman onlardan bağımsız davranabileceklerini de öğrenmiş olurlar.
Çocuğun söz konusu davranışı gösterebilmesi için ona bir süre tanınmalı, bu süre içerisinde yapılan takip sonucunda sorumlu davranışın ortaya çıkıp çıkmadığına, hangi sürede ortaya çıktığına, hangi zamanlarda davranışın yapılıp yapılmadığına dikkat edilmelidir.
Belli bir süre sonra çocuğu gidişat hakkında bilgilendirmek gerekir. Eğer istenen sorumlu davranışın sayısında artış varsa uygun pekiştireçlerle çocuk motive edilmelidir. İstenen davranış eğer gerçekleşmiyorsa yeniden hatırlatma sürecine gidilmelidir.
Selam ve dua ile…