• DOLAR 34.66
  • EURO 36.359
  • ALTIN 2928.919
  • ...

Sosyal yaşantımıza baktığımızda yanlış sıraladıklarımızdan kaynaklı problemlerin olduğunu söyleyebiliriz. Ülkemizde sporun, dizilerin değerlerden daha kıymetli olduğunu, daha çok ön plana çıkarıldığını hepimiz müşahede etmişizdir.

Hangi futbolcu, hangi takımda oynuyor, hangi futbolcu, sakatlanmış kaç ay sahalardan uzak kalacak yerine kim oynayacak, hangisi grip olmuş en basit takımların kadrosu kimlerden oluşuyor, hangi hakem kaç tane sarı, kaç kırmızı kart göstermiş, hangi dizinin başrolünde kimler oynuyor, hangi gün hangi saatte hangi maçlar ya da diziler var? Hepsini biliyoruz. Futbolun, dizilerin inançtan önemli, stadyumların, camilerden daha değerli bakılmaya çalışıldığı bu dönemde bu sıkıntıların normalleştirilmeye çalışılmasını, değer eksenli düşünenler olarak tasvip etmiyoruz.

Her ne kadar Cuma namazlarına olan ilgi bizleri mutlu etse de namaz sonrası konuşulanlar yine spor ve dizi eksenli konuşmalar olması yani hayatın stadyum ve cuma ibadetinden ibaret sayılması kaygı verici bir durum. Toplum olarak o kadar aşırı gidiyoruz ki artık din değiştirmek bir futbol takımını değiştirmekten kolay olmuştur. Oysaki ahiretimizi ilgilendiren konuları: biz nasıl yaratılmışız? Vazifemiz nedir? Ehlibeyt kimdir? Bu Allah dostları neler çekmiş? Hangi tarihte kimler tarafından zulme uğramış? Haberimiz olmaz. İnsanımız şunu iyi bilmeli ki bizler maçlardan ve spordan sorumlu değiliz sahip olduğumuz alan niyetimiz ve davranışlarımızdır.

Belki bir maçı seyir ederken çıkaracağımız dersler olabilir, olmalı da maç öncesi çalışmaları, maçın içersindeki gayretler, dökülen alın teri, kaçırılan fırsatlar ya da sonucun olumsuzluğunu düşünerek çıkarımlar yapabiliriz. Fakat dünya hayatındaki mücadeleyi, çeşitli olaylara benzeterek kulluk bilincimizi düşünmek zorundayız. Böyle düşünerek kendimize iyilik edeceğimizi unutmayalım.

İnsan, daha çok manevi kazanımlarını düşünerek fani olan dünya hayatını, zenginliklerini olması gereken yerde öncelemelidir. Mademki böyle bir son var o zaman insan, inancının gereğini yerine getirmek zorundadır. Çünkü insanı kurtaracak hareketler sporda yapmış olduğu hareketler değil, bilinçli bir şekilde Allah`a yapacağı kulluktur.

İnsan, bu geçici dünyada yaptığı her işin ücretini aldığı gibi, yaptığı her işin hesabını vereceği günü unutmamalıdır. İnancının gereklerini önceleyerek yaşantısını düzenlemeli ve hesap gününü hesaba katmalıdır. Aksi halde inatlaşarak emir ve yasakların tersine yapılan her hareket insanı karanlıklara, sonu olmayan uçurumlara götürür. Bu nedenle Allah`a kullukta bize yararlı olanları seçerek hareket etmeliyiz.

Yaşadığımız bu dünyada bunu gerçekleştirmenin yolu, dünya ve ahiret dengesini sağlayarak davranış geliştirmekten geçer. Dünyanın ve içindekilerin güzellikleri bizleri etkilese de bütün zamanımızı bu tür fani unsurlara ayırmamız, hiçte akıl karı olmayacaktır. Dünyanın geçici güzelliklerine aldanarak kulluk bilincimizi unutmak en büyük kaybımız olacaktır. Bunun farkına varıp ebedi bir saati düşünüyor isek güzel ameller sergileyip amellerde yarışmalıyız. Bu bağlamda bütün antrenmanlarımızı, kümeye düşmeme gayretimizi güzel amellerle süslemeliyiz.

Selam ve dua ile…

Yazarın Diğer Yazıları