Kutlu anlayışın arka planı
Kutlu mevsimin güzel atmosferini yaşadığımız manevi diyarda sözcükler gerçek âşıklarını bulup manalarına kavuşmanın mutluluğu içersindeydi. Yıllardır konuşan ile konuşulan arasındaki çelişki, ahengi bozmuş, inandırıcılığını yitirmişti. Bu iklimde filizlenen bireyler kendi güzel ikliminin en güzel ağacı olup meyvesini vermeye başlayınca, güzel bakabilen insanların dikkatini çekmiş, övülmeye şayan olmuştur. Güvenilirliğin, samimiyetin, kardeşliğin arandığı bu yüzyılda bu meziyetleri taşıyanların başkaları tarafından fark edilip, objektif bir şekilde tanımlanmak sosyolojik olarak nerede olduğumuzu göstermiştir.
Bir eğitimci olarak seçiciliğimi etkileyen en güzel örnek batıdaki ve doğudaki öğrencilerin sınavı algılayış biçimleriydi. Hocamızın batıdaki öğrencilerin kendisine gelerek sınavları kazanmak için dua isterlerken bu manevi iklimi yaşayan ailelerin bireylerinin ise Rablerine kulluğu düşünerek O`nun yolunda her şeyden vazgeçebilmek için dua istemeleri beni duygulandırdı, dediğinde bizler de duygulanarak batıdaki kardeşlerimize dualarımızı eksik etmedik.
Bu iki örnek arasındaki sosyolojik farkı derinlemesine incelediğimizde sağlam bir akidenin sağlam temellerde aranması gerektiğine inanıyoruz. Sağlam temelden kastımızın dinin direği olan namazdır. Namazın mahiyetini layıkıyla anlamış bireyler huşuyu yakalayabilirler. Bu yüzden çocuklarımızı namaza alıştırmak ve onlara namazı sevdirmek için daha küçük yaştan itibaren bazı namazları cemaatle kılmalıyız. Çocuklar anne ve babalarını namaz kılarken görmeli. Namaz ibadeti böylesine önemli bir yerde bulunurken, bu ibadet; mutlaka çocuklarımızın eğitim merkezlerinde de olması gereken bir ibadettir. Peygamber Efendimiz`in (S.A.V) çocuklarla ilişkisinin merkezinde namaz ibadeti vardır. Efendimiz bazen evde çocuklara abdest aldırıp onlara namaz kıldırmış, çoğu zamanda çocukları camiye götürerek onlara cemaatle namaz kıldırmıştır. Verilen bu değer ve yaklaşım çocuklar için tarifsiz bir duygudur.
Namaz ibadetinin İslam`daki diğer ibadetlere nazaran çok daha sıklıkla ifade ediliyor olması, onun çok önem arz ettiğini ortaya koyar. Peygamber Efendimiz de( S.A.V) hadis-i şeriflerinde namazın üzerinde çok durmuş ona çok büyük önem vermiştir. Namaz farzı; hiç mazeret olmaksızın gerçekleştirilmesi istenen farzdır. Diğer farzların büyük bir kısmı bir takım şartlara bağlanmışken namaz ibadeti şartlara bağlanmamıştır.
Sürekli kendine meşguliyet çıkarıp rızık endişesi taşıyanlar, namazı arka plana itip ona önem vermeyen kardeşlerimiz şunu iyi bilmelidirler ki namaz ve şükür rızkın habercisidir. Bu konulara dikkat ettiğimiz sürece bir artışın olacağını unutmayalım. Rabbimiz Taha Süresinin 132. Ayetinde şöyle buyurur:
‘`Ey Muhammed) Ailene namaz kılmalarını emret. Kendin de onda devamlı ol. Biz senden rızık istemiyoruz, sana rızık veren biziz. Hayırlı sonuç yolunu Allah`ın kitabıyla bulanların olacaktır.``
Ayette de görüldüğü gibi, mukaddes kitabımız Kur ‘an-ı Kerim, çocuklara namaz ibadetinin sevdirilmesi ve öğretilmesi için, anne ve babalara çok önemli görev düştüğünü göstermektedir. Çocuklara namazın, hayatın ihmal edilemez bir parçası olduğunu namazın, hayatın özü olduğunu iyi anlatmak ve öğretmek gerekmektedir. Çocukların namazla ilişkisi, anne ve babaların yükümlülüğündedir. Bu Allah tarafından verilmiş bir ödevdir.
Selam ve dua ile…