Büyüklerimiz bize hep örnekti
Eskilerin anlayışına baktığımızda attıkları her adımın hesabını yaparlardı. Bu hesap, menfi değil daha çok müspet bir anlayışa dayanırdı. Konuştuklarında kimseyi kırmamaya özen gösterirlerdi. Niyetleri iyi, hep Allah’ın rızasını gözetirlerdi. Niyetlerinde Allah rızasını kazanmaktan başka düşünceleri yoktu. Birbirlerine yardımcı olup komşu haklarına, çevreye çok ciddi anlamda hassasiyet gösterirlerdi.
Çoğu zaman birbirlerinin bahçesine, tarlasına gider, haftalarca yardım ederlerdi. Bir garibanın yardıma ihtiyacı mı var? Hep birlikte gider el birliğiyle sıkıntıları giderirlerdi. Bu kültürü aşılamak için bazen bizleri yanlarına alıp bizlere örnek olurlardı. Bir defasında bir arkadaşın bağını kazmaya gitmiştik, bağ oldukça büyük ve toprağı zahmetliydi. Kendi gücümüz nispetinde çalışırken zorlanıyorduk, akşama kadar bitiremeyeceğimize kanaat edince büyüklerimize sorardık, ‘Bu bağ bugün biter mi?’ diye.
Büyüklerimiz ‘Bir işi bitirmek için çalışmayın, elinizden gelen gayreti gösterin, yaptığınız işin arkasından bakmayın, bugün bitmezse yarın, yarın bitmezse diğer gün olmazsa diğer hafta olmazsa diğer ay olsun. Önemli olan niyetimiz ve gayretimiz.’ Dün iyi niyetli insanların dilinden böylesi sözcükler dökülürken bugün en uzman psikologların dilinden bu sözler dökülüyorsa insan anlıyor ki iyi niyet ve emek en entelektüel insanların bakışıyla eşdeğer olabiliyor.
Sadece okumak yetmiyor. Çoğu zaman bakıyorum, bazı kişilerin elinde kitap, bu kitap muazzam bir kitap burada şu anlatılıyor, şurada şu anlatılıyor, filan kişinin kitabında şu konu çok güzel anlatılmış, filan tefsir çok güzel filan kişi harika konuşuyor; bunların hepsini topladığımda, birlikte milletin bağını kazdığımız büyüklerimizin anlayışı kadar etmez.
Bazen fırında bir çekme ekmek yaptırır, biraz yağ sürerlerdi. Bazen biraz biber, biraz patlıcan fırında közler orta yere koyar gelen geçenleri davet ederlerdi. Bazen karpuz kesip gelen geçenleri davet ederlerdi. Ben bu büyüklerimin anlayışlarını, örnekliklerini hiçbir filozofa, hiçbir psikoloğun fikirlerine değişmem. Bugün arzulanan bakış açısı nedir? Samimiyet ve doğallık değil mi?
Bu örneklerden anlıyorum ki ben sonda bulmam gerekeni ta başta bulmuşum. O samimiyeti, lezzeti öyle bir tatmışım ki hiçbir samimiyet bana eskiyi unutturamadı ve gölgeleyemedi. Bugün yediğim kebaplar, bugün en lüks yerlerde ikram edilen yemekler tüm samimiyetimle söylüyorum; o biberin, patlıcanın ikramından daha güzel ve lezzetli değildi. O zor şartlarda kaynatılan çay ama hepsi çok güzeldi. Çay içerken samimi konuşmalar, ince espriler…
O zor şartlarda iyi ve ahlaklı bireylerin yetişmesi toplum için en büyük kazanımdı. Aslında o gün toplumu ihya edebilecek örnekler yetişiyordu. Bugün iki domates yetiştirmekte zorlanıyoruz, eski domates tohumu bulmakta zorlanıyoruz hatta bulamıyoruz. Bugün iyi bireyler yetiştirmek için iyi ahlaklı çocuklar arıyoruz, bulamıyoruz. Küfürlü konuşanlar mı orta yerde zina yapanlar mı, Allah’ın kelamını tekmeleyenler mi?.. Her şey ortada. Rabbim büyüklerimizi başımızdan eksik etmesin. Büyüklerimizi ve bizleri doğru yoldan ayırmasın.
Selam ve dua ile…