Gündeme dair
Son zamanlarda haberlere baktığımızda hep savaş, adam öldürme, gasp, hırsızlık, savaş, haksızlık, adaletsizlik… Çocuklar ölüyor, yaşlılar haksızlığa uğruyor. Kadınlar en kötü davranışlarla karşı karşıya kalıyor. Bu tabloya baktığımızda insanın ciğeri parçalanıyor. Büyüklerimizin deyimiyle insanlık kalmamış, dünyanın çivisi çıkmış.
Sosyolojik olarak bu durumu analiz ettiğimizde en cahil toplumlar bile bu kadar iğrençleşmemişti. Yaşlılara, çocuklara, kadınlara bir saygı vardı. Bütün düşmanlıklara rağmen bazı aylarda olumsuz bir şey yapılmazdı. En cahil en sıkıntılı toplumlarda tablo buyken günümüzde orantısız güç, orantısız zulüm, orantısız haksızlıklar…
İleri teknoloji, ileri demokrasi, ilimde derinleşme say sayabileceğiniz kadar. Bu kadar ilerlemeye rağmen neden daha çok gerileme? Neden bu kadar yobazlık? Hayvanlar bile karnını doyurduktan sonra sakinleşip insana karışmazken insanoğlu bu kadar varlığa rağmen hep aç, hep gözü dönük. Teşbihte hata olmasın yırtıcı hayvanlardan daha beter olmuşuz. Yazık ki ne yazık.
Mahlûkatın en şereflisi kendi kıymetini, değerini bilmeyip böyle canavarlaşabiliyorsa ne diyebiliriz. Biz her şeye rağmen iyiliklerimizi yapalım belki iyi insanlar yüzünden dünya havada kalabiliyor, dönebiliyor, ay, yıldız, güneş bu iyilikler hatırına bize kendini gösterebiliyor. Bu haksızlıklar karşısında dünya dönüyorsa oturup şükür etmek lazım. Bu kadar pislikleri, haksızlıkları virüslere benzetiyorum. İnsana bulaştığında insanı çökertebiliyorsa ya da bilgisayara bulaştığında bilgisayar kaldıramayıp çöküyorsa bizim çökmememiz mümkün mü? Allah sonumuzu hayır eylesin.
Başkasının yaptıklarını görmemezden gelmek, beni ilgilendirmez demeler, bizi bu hale getirdi. Bizi ilgilendirmez dediğin şeyler seni bugün ilgilendiriyorsa yarın ilgilendiriyorsa günlerin hep sitemlerle, şikâyetlerle geçiyorsa demek ki yanlış düşünmüşsün, yanlış düşünmüşüm kardeşim. Bizleri yaratan, her yönüyle bizi gözeten bizden iyiliği söylememizi, kötülüğün ortadan kaldırılması için çaba göstermemizi istiyorsa fazla yoruma gerek yok diyorum.
Toplumun ıslahı için bu çabalar neticesinde bir de bizleri ödüllendiriyorsa bu bizim için bir ödev olmalı. Ödevimizi yapmayıp aşırı(yanlış yorumlanan) özgürlük anlayışı, dünyayı bu hale getirmiş ve çıkılmaz hale sokmuştur. Birileri toplumun dinamikleriyle oynuyorsa, birileri gemimizi delip su almasını sağlıyorsa bizler bu duruma sessiz kalıyorsak, ister istemez sonuçları mutlaka bizleri etkileyecektir. Daha sağlıklı düşünmekte fayda görüyorum.
Yaratıcının öğretileri bu yöndeyken onun pratiklerini temsil eden habibi en güzel örnektir. Kadınlara, yaşlılara, çocuklara her daim değer vermiş onları her daim korumuştur. Haksızlıklara her zaman karşı çıkmış, haksızlıklara ve zorbalıklara karşı hep mücadele etmiş ne gerekiyorsa her türlü adımı atmıştır. En zor durumlarda bile eğitime önem vermiş okuma yazmayı öğrenenleri azat etmiştir. Aslında mantıklı bakıldığında bu bir ceza değil tam tersine uzun vadede bir ödüldür. Bu yüzden olmalı ki “anam babam sana feda olsun” denilmiştir.
O kadar güzel davranmış ki bir karıncayı bile incitmemiş. Tabiplere ve öğretmenlere hassaten değer vermiş. Eğitim veren ve sağlık sıhhat için çalışanları tebrik etmiştir. Bugüne baktığımızda bu insanlar hep dayak yiyor. Nereden nereye…
İstediğimiz kadar okuyalım, istediğimiz kadar medeni geçinelim. Mekke’yi ve Medine’yi anlamadıktan sonra çoğu şey beyhudedir.
Selam ve dua ile…