Tutarlılık ve Örneklik
Sosyal yaşam içinde en çok dikkat edilen konulardan biri davranış biçimleridir. İnsanlar her zaman davranış biçimlerine bakarak bir yorumlama gereksinimi duyarlar. Dahası, bir toplumdaki davranış biçimi o toplumun hangi aşamada olduğunu gösterir.
Mesela, bir toplumda kadınlara değer verilmiyorsa ya da kız çocukları diri diri gömülüyorsa o toplumda yapılanlar cahillik, o kültür cehaleti ifade eder. Bugün de insanlar bu örnekleri dile getirip aynı davranışı sergiliyorlarsa demek ki tarihten ders alınmamış, cehalet devam ediyor demektir. Çelişkileri daha iyi anlamak için manşetlere göz atmamız yeterli olacaktır.‘’Yirmi sekiz şubat zihniyeti devam ediyor, kutsallara saygısızlık…’’ gibi örnekler bunun en güzel örneğidir. Bu bakış açısına bakıldığında tarih boyunca medeni görünümlü cahillerin her zaman olduğunu, olabileceğini ne kadar kutsallara saygılı gibi görünseler de en küçük fırsatta tersini yapabilecekleri görebiliyoruz. Demek ki atılan başlıklar boşuna atılmıyor.
Konuşmanın başka, davranışın başka olması bir samimiyetsizliğin ifadesi olduğu gibi bir çelişkinin göstergesidir. Bu konuda yaratıcının bize söylediklerini düşünerek utanmamız gerekmez mi? ‘’Söylediğiniz şeyleri niçin yapmıyorsunuz, yapmadığınız şeyleri niçin söylüyorsunuz.’’ Günümüz problemine tam bir çözüm ifadesidir.
Günümüzdeki konuşmalara bakıldığında sorun çıkan çoğu şeyin bu çelişkiden doğduğunu söylersek yanlış söylemiş olmayız. Yapmadığımız şeyleri yapmış gibi söylemek başkasının yapmadığı şeyleri yapmış gibi aktarmak verdiğimiz sözleri tutmamak bunlar sorunların nedenleri değil mi? Böyle bir karakterde olan bizler neden akıl alıp susmuyoruz? Daha da bir ahlak profili çizmeye çalışıyoruz.
Bu bakış açısından anlıyoruz ki dünyadaki en büyük problem, zihniyet problemidir. Yanlışlarımızda inat, kaba davranışlarımız, ölçüsüz konuşmalarımız sadece bize zarar vermiyor; belki de bizden çok taşıdığımız değerleri zedeliyor. Kimse kusura bakmasın, her değer sahibi bir örnektir; göz önündedir. Yaptığı davranışlar olumlu olumsuz gözetilir.
Medeni görünen Avrupa’nın hali ortada. Biz inanç ve değer sahiplerinin uhrevi değerleri konuşup maddiyata değer vermesi, onlara benzemesi de ciddi bir problem. Eskiden insanlar değerlerini gözeterek ciddi infaklarda bulunurken bugün infaklardan daha çok evler, arabalar düşünülüyorsa yatırımın el değiştirdiğini söyleyebiliriz. Bu da bizim çelişkilerimiz değil mi? O zaman bizim farklı toplumları eleştirme hakkımız kalmamıştır. Bir yetimi kollayıp gözetmemiz gerekirken sadece kendi çocuklarımızı düşünmek ya da onların rızık teminini düşünüp hayır ve hasenat yapmayıp rızık endişesi taşımak çok abes bir durum değil mi?
Ödevlerimizi yerine getirmeyip koşullar oluştuğunda insanların yanında en çok Allah’ı ve Efendimizi(S.A.V) sevdiğimizi söylemek çok inandırıcı olmayacaktır. Gerçekten inancımızı, değerlerimizi düşünüyorsak pratiklerimize dikkat etmeliyiz. Tabiri caizse adam gibi adam olmalıyız. Özümüz sözümüz bir olmalı. Hucurat süresini(Terbiye) iyice okuyup oradaki sevgiyi, saygıyı, edebi iyice kavramalıyız. Nerde, nasıl hareket edeceğimizi, nasıl konuşacağımızı, hangi tonda kimlerle konuşacağımıza ciddi anlamda dikkat etmeliyiz.
Sadece insanların giyim kuşamlarına bakarak farklı olduğumuzu düşünmek doğru bir anlayış olmaması gerek. Zihinlerimizin farklı olması, değerlerimize uygun davranarak farklı olmamız önemli. Özellikle eğitime çok değer vererek eğitimin her alanında başarı göstererek örnek olmak zorundayız.
Selam ve dua ile…