YİNE İHYA DER
Seçimler yaklaşırken “kirli gazetecilik” faaliyetinin belirgin örnekleriyle karşılaşıyoruz.
Bazıları asıl işlerini yapıyor, yani arşivleri karıştırıp bunların içinden hesabına gelen bilgileri ayıklıyor, yalanlarla süslüyor, manipülatif argümanlar ekliyor ve dolaşıma sokuyor.
Yalancının yalancılığını deşifre etmek ise maalesef yalanın yayılma hızına yetişemiyor.
Ve bu seçimin en fazla saldırıya uğrayan siyasi hareketi de herkesin fark ettiği gibi HÜDA PAR’dır.
Masanın yöneticileri, yardımcıları, sekreterleri, görev bölümü yapmışçasına sıralı bir şekilde yalan ve iftira kampanyasını sürdürüyorlar.
Onlar ağızlarının payını aldılar derken devreye belediye başkanları giriyor ve yalanlar devam ediyor.
Görünürlükleri fazla olan gazeteciler devreye giriyor, yalan, çarpıtma ve tetikçilik faaliyeti başlıyor.
HÜDA PAR, Hamas ile Taliban ile görünmekten gocunmaz; ama Amerika ve işgalci siyonistin kiralık kalemleri bunun üzerinden saldırıda bulunurlar.
Bunlardan özellikle birinin üzerinde durmak istiyorum.
Yaptığı haberle klasik tetikçi gazetecilik örneklerinden birini sergiledi İsmail Saymaz.
“AKP listelerinden aday gösterilen HÜDA PAR'lı, Hizbullah davasından hapis yatmış.”
Tetikçi İsmail Saymaz, Faruk Dinç için “İhya Der üyesiydi ve 2009’daki operasyondan sonra 2,5 ay hapis yattı” diye yazdı.
2009’daki kirli operasyondan, sonrasından, beraat kararlarından haberdardır Saymaz; ama utanmadan suçlamaları yapılanlar suçmuş gibi olduğu gibi yansıttı.
Kaldı ki, daha önceden suçlamalara muhatap olup cezaevi yattıktan sonra siyasete giren, seçilip vekillik yapan, hatta başbakan ve cumhurbaşkanlığı yapan kişiler de vardır; ama Saymaz, işin o tarafına bakmaz ve onu takip edenler de bakmasın diye kriminalize bir tablo oluşturmaya çalışır.
Gelelim İhya Der meselesine…
Aslında bu konuyu daha önce defalarca işledik; ama şimdi bir kez daha görüyoruz ki, işin boyutları tahmin ettiğimizden büyükmüş.
Kısaca bir bilgi verelim.
Yıl 2009…
Gülen grubunun polis içinde en etkin olduğu yıllar.
Yaptıkları operasyonlarla devlet içindeki durumlarını güçlendirme ve kendilerine engel olma ihtimali olan yapıları tasfiye etmeye başlamışlardı.
Bu arada “delil üretme”, “delilleri eklemelerle zenginleştirme” konularında oldukça profesyonelleşmişlerdi.
İhya Der’e yönelik okyanus ötesinden operasyon talimatı gelmişti.
Aynı gece “paralel devletin kirli organları” kendi düzenledikleri belgeleri hem Elazığ hem de Malatya İhya Der şubelerine yerleştirdiler.
Malatya’da bir dernek gönüllüsü komplonun farkına vardı ve derneğe “yerleştirilen” malzemeyi imha etti.
Birkaç saat sonra aynı anda hem Elazığ hem de Malatya’da dernek şubelerine baskın düzenlendi.
Elazığ’da “elleriyle koymuş gibi” CD ve doküman buldular; ama Malatya’da “tüm aramalarına” rağmen “elleriyle koydukları şeyleri” bulamadılar.
Elazığ’da gözaltına alınanlara hapis cezaları verildi, Malatya’dakiler ise beraat etti.
Operasyon talimatının Gülen’e ait herkul.org sitesinden verildiği bir süre sonra anlaşıldı.
Operasyonu yapan polisler, ceza isteyen savcılar, ceza veren hakimler FETÖ’den ceza alıp görevden uzaklaştırıldı.
İddianame ve karardaki suçlamalar gerçekten komikti; ama o dönem FETÖ’nün kuyruğuna takılmış olan hükümet medyası da FETÖ ağzı ile konuyu haberleştirdi.
Tabii İhya Der olayı bununla sınırlı değil.
Yaklaşık 3 yıl sonra bu kez Adana’da Yeni İhya Der’e yönelik son derece kirli bir tezgah kuruldu.
FETÖ polisleri kurdukları kirli ilişkiler ağı vasıtasıyla tertemiz Müslümanları uyuşturucu ticareti ile ilişkilendirmek istedi. Yine “elleriyle koymuş” gibi bulmuşlardı “suç unsuru”nu.
Yine 3 yıl sonra…
AK Parti hükümeti 17-25 Aralık komplosundan sonra FETÖ polislerini büyük oranda Doğu-Güneydoğu illerine sürdü. Amaç merkezden uzaklaştırmaktı herhalde; ama bu hamle FETÖ ve PKK arasında daha sıkı bir temasın kurulmasına neden oldu.
Özellikle Batman ve Diyarbakır’da HÜDA PAR gönüllülerine yönelik takipler, tacizler, insanlık dışı operasyonlar devreye sokuldu.
Kaçırmalar, kayıt dışı işkenceler, muhbirleştirme çabaları…
Şimdilerde kendilerini acındırmaya çalışıyorlar; ama FETÖ polisleri yeni doğum yapan kadını bile hastanede gözaltına almaya çalıştı.
Bu arada PKK’nin şehir yapılanması için tüm imkanlar seferber edilmiş, alan açılmıştı.
Ve 9 Haziran 2015…
Yeni İhya Der başkanı Aytaç Baran, gün ortasında PKK çeteleri tarafından şehid edildi.
Konuyu toparlarsak…
İhya Der komplolarında FETÖ-PKK ve Kemalist ittifakı göze çarpıyor.
Ve şimdiye kadar komplocuların hiçbiri iflah olmadı.