• DOLAR 34.654
  • EURO 36.373
  • ALTIN 2928.244
  • ...

AB üyesi ülkelerde özellikle bu kış büyük bir enerji krizinin yaşanacağı öngörülüyor.

Medya organları, siyasilerin tasarrufa yönelik açıklamalarını öne çıkarıyor, sıkıntının büyük olacağı konusunda uyarıda bulunuyorlar.

Kimi ülkelerde küresel krizden dolayı artan fiyatlara karşı ekonomik önlemler alınmaya çalışılıyor, bazı ülkelerin vatandaşlarına destek ödemeleri yapılacağı duyuruluyor.

Öyle görünüyor ki, Covid 19 salgını karşısında maske, dezenfektan ve diğer sağlık malzemelerine karşı yaşanan korsanlık olaylarının benzerleri yeniden yaşanacak.

Sıkıntının ülkelerin politik davranışlarına yansıyacağı da tahmin ediliyordu, nitekim ilk işaretleri de kendini gösterdi.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Ukrayna-Rusya Savaşı ile iklim ve enerji krizi bağlamında "tarım ve gıda egemenliği"nin korunmasına vurgu yaparak Fransız ürünlerini tüketme ve satın alma çağrısında bulundu.

Yani bu bir tür “yerli malı kullanın” çağrısıdır ki, AB’nin mevcut durumu ve ekonomik işleyişine pek de uygun değil.

Fransa’nın küreselci liberal cumhurbaşkanı Macron, ortaya çıkan sıkıntı karşısında hem AB ilkelerini hem de ideolojik duruşu bir tarafa atıp Nükleer enerjiden istifade etmeye devam edeceklerini açıklamıştı bir süre önce.

Bazı ülkeler “refah kadar sıkıntıları da paylaşarak beraber aşalım” yönündeki açıklamalara ve atılması düşünülen adımlara itiraz etmeye başladı.

Polonya İklim Bakanı Anna Moskwa, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in elektrik kullanımında zorunlu kesinti önerisine şiddetle karşı çıktıklarını söyledi. Polonya İklim Bakanı, Von der Leyen'in "herhangi bir ülkeyi enerji kullanımını azaltmaya zorlama yetkisi olmadığını" hatırlatarak "Enerji konusundaki kararlar, ülkelerin bağımsız yetki alanına girer" dedi.

Aynı Polonya, 2. Dünya Savaşı'nda 6 milyon vatandaşını katleden Almanya'dan maddi savaş tazminatı isteyecek. Polonya lideri Kaczynski, kayıpların sorumluluğunu Almanya'nın üstlenmesini isterken, Almanya ise bu iddiaları ve talepleri reddediyor.

Tazminat konusu daha önce Polonya Parlamentosu'nda ele alınmış, Polonyalı uzmanların yaptıkları hesaplara göre, Almanya'nın Polonya'ya savaş tazminatı olarak 48.5 milyar dolar ödemesi gerektiği açıklanmıştı.

Almanya ise 2. Dünya Savaşı'ndaki maddi tazminatlar konusunun artık gündemde olmadığını ve bu konuların uluslararası antlaşmalarla çoktan düzenlendiğini ileri sürdü.

Yunanistan Cumhurbaşkanı Prokopis Pavlopoulos, ülkesinin Nazi işgali dönemine ilişkin talep ettiği savaş tazminatına ilişkin, "Yunanistan'ın, Nazi işgali sırasındaki insanlık dışı suçlara ilişkin işgal kredisi ve tazminatlara yönelik makul talebini sürdürdüğünü ve bunun yasal hakkı olduğunu hatırlatmak zorundayım." demişti.

315 milyar Euro kamu borcu olan Yunanistan, savaş tazminatı olarak Almanya’dan 280 milyar Euro istiyor. Yani Yunanistan “müflis tüccarın eski defterleri karıştırması” misali borcunu Almanya’ya ödetip rahatlamak istiyor.

AB’nin yükünün büyük kısmını taşıyan Almanya’nın bu çıkışlara ve taleplere ne kadar daha sabredeceği belli değil.

Nükleer enerjiden büyük oranda vazgeçen Almanya’nın başındaki Sosyal Demokrat-Yeşiller ittifakının utangaç bir edayla nükleerden ve çevreyle hiç de uyumlu olmayan kömür santrallerinden söz etmesi ülkedeki ırkçı politikanın daha görünür olmasına ve güçlenmesine neden olacaktır.

Öyle görünüyor ki, Ukrayna savaşında tahıl krizi, mülteciler ve Rus tehdidi konuşulurken asıl darbe AB’ye ve değerlerine gelecektir.

Brexit ile İngiltere ayrılmış ve AB bir sarsıntı yaşamıştı.

İkinci sarsıntı daha yıkıcı olabilir.

AB’nin dağılma sürecine girmesi, neo emperyalist hesapları da göz önüne alırsak yeni savaşlara kapı aralayabilir.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları