KADEMELİ FAŞİZM
Amerika’nın Minneapolis şehrinde siyahi George Floyd adlı kişinin polis tarafından gözaltına alınırken nefessiz bırakılarak hayatını kaybetmesi üzerine başlayan protestolar ülke geneline yayıldı.
Savcılığın, elleri arkadan kelepçelenmiş ve yere yatırılmış haldeyken boğazına dizini bastırarak ölümüne neden olan polis memuru hakkında üçüncü derece cinayet suçlamasında bulunması tepkileri daha da arttırdı.
Amerika’nın “kademeli bir faşist” anlayışı var.
Dışarıya karşı “Amerikalı üstündür” algısı dünyanın gözüne sokularak işlenir.
İşgalci ABD askeri dışarıda bir cinayet işlediğinde elden geldiğince mağdur suçlu gösterilmeye çalışılır. Eğer bu mümkün değilse ya suç örtülür ya da göstermelik bir ceza verilir.
Afganistan işgalinde bunun çok sayıda örneği yaşandı.
Örneklere bakalım.
Uluslararası Af Örgütü’nün (Amnesty International) defalarca yaptığı net açıklamalarından biri:
“İşgalin başlangıcından bu yana binlerce sivil Afgan, ABD güçleri tarafından öldürüldü ya da yaralandı. ABD askeri yargı sistemi askerlerini yasadışı öldürme ve diğer kötü muameleler konusunda hemen hemen hiç bir zaman sorgulamıyor.”
Irak’ta insanlık dışı cinayetler söz konusu oldu.
Ebu Gureyb olayı ise yaşananlar kadar hukuk skandalları açısından da bir faciaydı.
İnsanın kanını donduran, insanlıktan utandıran görüntüler…
2004 yılında Ebu Gureyb cezaevindeki işkence skandalının gün ışığına çıkmasının ardından toplam 12 dava açıldı. Ve sadece düşük rütbeli olan Lynndie England ve eski sevgilisi Charles Graner gibi bir kaç asker hapis cezasına çarptırıldı. England üç, Graner ise 10 yıl hapis cezası aldı. Hakkında dava açılan en yüksek rütbeli Amerikalı asker Yarbay Steven Jordan ise aklandı. Anlı şanlı Amerikan yargısına göre Jordan’ın yapılan işkencelerde rol oynadığı ya da işkence yapılması için emir verdiği ispatlanamadı.
Oysaki Jordan işkence yapıldığı dönemde cezaevinin yöneticilerinden biriydi. Ne hapse girdi ne de rütbesi düşürüldü. Mahkeme Yarbay Steven Jordan’ı, Ebu Gureyb skandalının tartışılmasını yasaklayan emre uymadığı gerekçesiyle uyardı.
Yüzlerce örnek arasından sanırım bu ikisi bile faşizmin boyutlarını gözler önüne sermesi açısından yeterlidir.
Kibri tavan yapmış Amerikalı zihniyetine göre kendileri dışındaki insanların insani hiçbir değeri yoktur, aslolan Amerika’nın güvenliği ve çıkarlarıdır.
Tabii bu algı Amerika’nın içinde bir anda değişmektedir.
Amerika’nın yönetici elitini oluşturan Anglosakson faşist zihniyete göre Siyahiler, Latinler ve Asyalılar ikinci sınıf vatandaştır.
Dışarıda Amerikalıyı kayıranlar, içeride Siyahiler ve Latinlere karşı “Kademeli bir Faşizm” politikası sürdürmektedir.
“Nefes alamıyorum” çığlığına rağmen boynuna basarak ölümüne sebebiyet verilmesi “cinayet üstüne cinayet” olmasına rağmen beyaz polis 3. Sınıf cinayetten yani “Kazaen ölüme sebebiyet vermekten” yargılanacak.
George Floyd olayı ne ilktir ne de son olacaktır. Faşist zihniyet bunun farkındadır ve asıl korkuları mağdurların da bunun farkına varmasıdır.