Geçim derdi değil inanç buhranı
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2009-2018 yılları arasında intihar sayısını 30 bin 984 olarak belirlemiş.
Bu konuda araştırma yapan uzmanlar genellikle ideolojik duruşlarına göre raporlar oluşturuyor. Çözüm önerileri ve adımları da o kapsamda olunca intihar olaylarında azalma değil de daha çok artış olduğu görülüyor.
CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin’in tespiti de bu şekilde. Tekin, muhalefet yapacağım derken son derece mesnetsiz bir iddiada bulunmuş: “İntiharların en büyük nedeni geçim sıkıntısı ve işsizlik.”
İstatistikler Gürsel Tekin’i yalanlıyor.
2001-2017 arası intihar artış oranları % 3,5 ile % 4 arasında değişiyor.
Yani cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik krizinin yaşandığı 2001 yılında bile intihar olaylarında belirgin bir artış yok!
İntihar eden kişi sayısı 2001’de 2584 iken bu rakam 2017’de 3069 olmuş.
Tabii bu oran dünyanın her yerinde yükseliş trendinde ve sanırım hiçbir yerde sebep olarak Gürsel Tekin’in söylediğine benzer bir şey söylenmiyor.
Dünyadaki intihar oranlarına baktığımızda yeniden düşünmemizi gerektiren bir tablo ortaya çıkıyor.
Kısa bir araştırmada önüme çok ilginç veriler çıktı
Erciyes Üniversitesi Öğretim Görevlisi Mustafa Atak, intihar vakalarıyla ilgili Ocak 2018’de şöyle bir açıklama yapmış:
"Yaygınlık açısından baktığımızda, dünya genelinde intiharların son 45 yılda yüzde 60 civarında arttığı görülmektedir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünyada her 40 saniyede bir kişi intihar etmektedir. Özellikle eski Sovyetler Birliği ülkeleri başta olmak üzere gelişmiş batı ülkelerinde ve bazı Uzakdoğu ülkelerinde çarpıcı verilerle karşılaşılmaktadır. Meselâ intiharlarda ilk sıradaki Litvanya’da her 100 bin kişide 31,5 kişi intihar etmekte. İkinci sırada olan Güney Kore’de, bu oran 31,2’dir. Üçüncü sıradaki Kazakistan’da ise 26,9’dur. Türkiye dünyada yüzde 3.94 oranı ile 79'uncu sırada yer almaktadır. Dünya genelinde en yüksek intihar oranı Avrupa’da, en düşük oran ise Doğu Akdeniz’de gerçekleşmektedir."
Çıkan sonuçlara göre en yüksek intihar oranı;
-Eski Sovyetler Birliği ülkeleri
-Gelişmiş Batı ülkeleri
-Uzakdoğu’nun gelişmiş ülkeleri
Yani Gürsel Tekin’in dediğinin aksine intiharların geçim sıkıntısı ve işsizlikle bir alakası yok!
Finlandiya, Danimarka, Belçika gibi ülkelerde intihar oranının yüksek olmasını nasıl izah edersiniz?
İntiharın sebeplerini anlatmış Mustafa Atak:
“Tüm kronik rahatsızlıklar, intihar riskini arttırabilir. İntiharların yaklaşık yüzde 50’si alkol ve diğer madde bağımlılıklarında görülür. Hele de ergenlerde hem alkol, hem de madde bağımlılığı birlikte mevcutsa intihar oranı yüzde 70’lere kadar yükselebilir. Diğer bir ilginç araştırma ise nikotin bağımlılığı ile intihar arasındaki irtibata işaret eder. Sigara içenlerde sigara içmeyenlere göre dört kat daha fazla intihar vakası görülmektedir. Eşcinsel hayat tarzını benimseyenlerde, eşcinsel olmayanlara göre intihar riski on dört kat daha fazladır"
İntihar olayının insanda “inanç duygusunun zayıflamasıyla” bağlantılı olduğunu söyleyebilmek için çok da uzman olmaya gerek yok. Eski Sovyetler Birliği ülkelerinde devlet baskısıyla “dinsiz insan” yetiştirme projeleri vardı. İdeolojinin çöküşünün oluşturduğu boşluk kapatılamayınca ve geleceğe dair umutlar ortadan kalkınca devreye intihar giriyor. Keza Batı ülkelerinde de kendini dindar olarak tanımlayanların oranının % 50’lerin altına düştüğü bilinmektedir.
Mustafa Atak, intihar oranlarının nerelerde düşük olduğunu da yazmış:
"Batıda yapılan araştırmalarda en az intihar eden din mensupları sırasıyla Müslümanlar, Yahudiler, Güney Amerika Katolikleri, Avrupalı Katolikler, Ortodokslar ve Protestanlardır.”
Tüm bunlara bakıp yeni bir değerlendirme yapmalı Gürsel Tekin.
İntihar olaylarındaki nispi artışın toplumun sekülerleştirilmesi, sapıklığın yaygınlaştırılması çabalarında aranması gerekir.
Din hakkında konuşan medyatik tiplerin de dinden kopuşa sebebiyet vererek intiharlara zemin hazırladığı konusu ciddi şekilde değerlendirilmelidir.