• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Hem İsveç hem Danimarka vatandaşı olan Paludan isimli aşağılık, lanetlenecek bir eyleme daha imza attı.

İsveç Hükümetinden izin alarak Stockholm’daki Türkiye Büyükelçiliği önünde tam teşekküllü polis koruması altında Yüce Allah’ın aziz kelamının yazılı olduğu Kur’an-ı Kerim mushafını yakma cüretini gösterdi.

İsveç hükümetinin bu alçakça eyleme izin vermesi dahası güvenlik tedbirleri alarak yardımcı olması kesinlikle düşünce özgürlüğü safsatası ile açıklanabilecek bir olay değildir.

Daha önce açık alanlarda aynı tür eylemlerle gündem olan melun Paludan, defalarca Müslümanlardan dayak yemiş, arabası tekmelenmişti.

Ancak bu seferki diğerlerinden farklı olarak tam bir devlet koruması ile yapılmış yani işin içine direkt olarak siyaset dahil olmuştur.

Bu aşağılık eylemler daha önceleri sadece bir provokatörlük olarak ele alınsa da şimdiki hareket provokatörlükle birlikte siyasi bir netice için atılan bir adım olarak ele alınmalıdır.

Ara ara İslam Dünyası’nı ve dinamik gücünü yoklama amaçlı yapılan bu tür provokasyonlara karşı her defasında İslam Dünyası yekpare ve diriliş ruhuyla karşılık vermekte.

İsveç hükümeti son dönemde Türkiye ile süregelen bir sorunlar silsilesi yaşarken, Paludan müptezeline elçilik önünde eylem izni vermesinden anlaşılan o ki birileri Paludan ahmağına o noktada eylem yapması için teşvik ve telkinde bulunmuş

Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya ile NATO içindeki çekişmesi anlaşılan birilerini rahatsız etmiş.

Türkiye’de haklı öfkenin sahibi olan HÜDA PAR ve bileşenlerinin Türkiye genelinde; özellikle Batman ve İstanbul’da yaptıkları protesto ve tel’in gösterilerinde toplanan on binlerce şuurlu ve duyarlı Müslüman tepkilerini en üst perdeden dile getirdi.

 Bu tepki İstanbul’da bir mesaj olarak alınmış ve İsveç Konsolosluğu’nun 3,5 atan kalbi pencereye alelacele astıkları bir afişle kendini göstermiştir.

Beyoğlu’ndaki İsveç Konsolosluğu’nun caddeyi gören penceresine "Kitap yakan aptalın fikirlerini paylaşmıyoruz" şeklindeki bez afiş asılarak tekbir seslerinin etkisini göstermiştir.

HÜDA PAR ve bileşenlerinin Türkiye genelinde yapmış olduğu ‘İsveç ve Paludan’ı tel’in gösterilerinde Müslüman gençliğin aslında dimdik ayakta olduğu gerçeği de ortaya çıkmış oldu.

Devamlı ‘Z Kuşağı’ tarifiyle psikolojik bir gerileme içine çekilmek istenen gençliğin sosyal medyada bulamaça döndüğü iddia edilen düşünsel yetisi devreye girmiş ve gençlik Kur’an’ına sahip çıkmıştır.

Davos gelip geçti ama etkileri kalıcı olacak!

Küresel gündemi ve Küreselcilerin gündemini Davos’tan takip etmek gerekir.

Dünyada iki kesim insan grubunun mücadelesi olduğu söylenir; birincisi ‘Ulus devletlerin’ kendi aralarındaki yoğun ve kısır çekişmeleri, ikincisi ise kendilerini ulus devletlerin üzerinde gören ‘Küreselci yapılanmanın hem kendi aralarında hem de ulus devletlere karşı yürüttükleri çalışmalardır”

Küresel ideologlar ve ideolog mühendislerin planlı çalışmaları 21. Yüzyılı ‘Antroposen Çağ’ (yeni bir çağ olarak nitelendirilmesi bilim insanlarına göre Dünya'nın geri döndürülemez bir değişime girdiği savıdır) olarak adlandırıp ‘Yeni bir dünya düzeni’ olarak dizayn etmeye çalışmakta.

ABD’nin İklim elçisi John Kerry katıldığı toplantıda “Dünya üstü seçilmişler dünyayı kurtarmak için çalışacak” derken elit bir kesimin dünya hakkında planlarının olduğunu belirtiyor.

İnsanlığın tüm dikkati Rusya-Ukrayna Savaşı’nın fiili 3.Dünya Savaşı’na yol açıp açmayacağında iken Davos’a 99 yaşında katılan Kissinger’dan Kerry’e ve sözde seçilmiş yüzlerce davetliye kadar herkesin ilgilendiği konu ‘Yeni düzenin ve yeni model insanın nasıllığı’ üzerine yoğunlaştırmıştı.

Davos’ta alınan kararlar ve yapılan sunumlardan anlaşılan o ki Küreselci zihniyet, 2035 ve 2045 hedeflerine adım adım yaklaştıklarını düşünmekte.