Ahlaksızlık, güven ve huzuru öldürür
Dünyanın ilk dersi ahlaksızlık olmalı. Son dersi ahlaksızlık. Çözüm ve önerilerin adresi, ahlaksızlık. Düşünce, öneri babında tüm uğraşların yönü ahlaksızlığa dönmeli. Fikir ve eylem bütünlüğüyle kanalize edilen durum ahlaksızlık olmalı. Şu an kırmızı ışık mesabesindeki acil bir durum ahlaksızlıktır. Eğer kırmızı ışığın idraki yapılmadığı ve dur(durul)madığı takdirde manevi kazaların ve ölümlerin olması kaçınılmaz olacaktır.
Medeniyet dedikleri nedir? Ahlaktır! Medine`nin medenileşmesi baştan sona İslam ahlakıyla donanmasıyla olmuştur. Medeniyet diye yutturulan ülkelerde ahlak seviyesi çok aşağılara inmiştir ve böylece mim`in ötesine gitmeyecek yalancı bir söylem olmuştur dillerde. Bir toplumu topluluk yapan insanlardır. Medeniyeti insanlardaki ahlakta aramayacaksak gökdelen sayılarında aramak boş, beyhude ve gülünçtür. Her gün pis ve kötü haberlerle insanlık kirlenecek, ahlaksızlığın bütünüyle yerleşeceği bir toplumda o gökdelenler sadece bu olaylara seyirci kalıyorsa toplumun gelişip ilerlemesi o gökdelenlerle ölçülemez.
Son zamanlar, son seneler ve Ramazan gibi kutsal bir değer ifade eden zaman diliminde de ahlaksızlıklar boy gösteriyor ve şaşırtıyor. Son olarak İzmir Ödemiş ilçesinde yaşanan ‘Ceylin` vakası güven ve huzurun bir toplumda ayaklar altına alındığının göstergesi. Emniyet ve güvenin karşı komşuda bile olmaması gerektiğini defaatle bu ve buna benzer olaylar yüzlerimize göstermiştir. İslam medeniyetindeki komşu hakkı ve komşu değeri bu tür olaylarla yaşanamayacak dereceye gelmiş ve fersah fersah bu ahlaksızlık bizi kendi değerlerimizden uzaklaştırmaya itecektir.
Özellikle çocuklara yönelik sonu ölümle neticelenen olaylar bize aşina gelmekten öte dehşete düşürecek kadar vahim bir durumun içinde olduğumuzu göstermeli. Masum, amacı sadece parkta oynamak olan çocuklara bile ahlaksızlığın boyutu yetişebiliyorsa ciddi bir toplumsal sorunla karşı karşıyayız.
Toplum ne kadar muhafazakâr bir cenaha kayıp, ilerleme anlamında ülkemizde gelişmeler olsa da bu ahlaksızlık giderek büyürse sınıfta kaldık demektir. Hükümet ve tüm yetkili kişiler çocuklara yetişecek kadar uzamış ellere bir çözüm getirip toplumdaki güven, huzur ve asayişi sağlamalıdır.
Ülkenin dış politikası ve dış meseleler üzerinde ne kadar yoğun duruluyorsa ülke içi sorun ve sıkıntılar da görmezden gelinmemeli. Belki iç çöküntü dışın vereceği çöküntüden daha ağır darbeler indirebilir ülkeye. Soruna ciddi bir eğilim ve ardından gelecek çözümler kötü yüreklere bu denli cesaret vermeyecektir. Cesaretleri kırmak ses getirecek büyük çözümlerin gelmesiyle olacaktır. Çocukların parklarda huzurla oynayıp, toplumda güvenin olacağı hayırlı gelecekler diliyorum. Baki muhabbetle…