Bonzai niye tercih ediliyor?
Bir olumsuzluk söz konusu olunca bunun haberi yapılır, örnekleri yayınlanır ve sanki her şey son bulmuşçasına bir daha ondan bahsedilmez. Bonzai hadisesi de bu türden bir olay olup, bonzai vakasına ve ciddiyetine değinmek istiyorum. Çünkü bir ara çıkıp ta yokluğa sürüklenen ve ciddi bir önlem olmadığı takdirde gençlerle yalnız bırakılan bir durum bu.
İzlerken bile insanın içi gidiyor, ölüm bu kadar ucuz mu dedirtiyor ve dahası gençliğin bu tehlikesi gözlere korkunç bir manzara seriyor. Öldürücü olan bu madde niye tercih ediliyor, buna rağbet niye artıyor? Bu sorunun cevabını en son yapılan araştırmaların sonuçları gösteriyor. Yapılan araştırmalarda gençlerin mutsuz oldukları sonucu çıkıyor. Mutsuzluk, ruhu boşluğa sevk ediyor. Bu boşluk, bir başlangıcın sonunda ölüm olsa daha o başlangıca adım atıyor. Niye mutsuz sorusuna hakiki bir cevap bulunmaz ve verilmezse, bu mutsuzluk kendisini bağımlılık yapan maddelerde gösterecektir.
Yüreklerde bir boşluk var. Bu dünyalık ve maddi hiç bir olanakla doldurulamayacak kadar uhrevi bir boşluk! Bir genç istediğini elde etmiş olsun, her hedefine ulaşmış olsun o boşluk doldurulmazsa hep bir arayışta olacaktır. Yine bir genç fakirlik, özgürlük ve daha birçok olay dolayısıyla sıkıntıda olsun yine o boşluk doldurulmadığı takdirde sıkıntılarının üstesinden gelemez. Her şeyi elde edip ama hakikatten yoksun olan gençte, birçok konuda sıkıntısı olup o hakikatle sıkıntısını gidermeyen gençte mutsuzdur. Bu mutsuzluktan bireyler nasibini alırken, zararı topluma yansır.
O uhrevi boşluk yani gaybi bilinç; Allah`a ve ahiret gününe hakiki imandır. Bu iman, insanı mutsuz olduğu bir durumda dahi mutluluğa götürecek kadar yücedir. Madde bağımlısı gençlere bu hakikat içilirse artık bu tür alışanlıkları normal değil `anormal` göreceğiz. O açıdan o şöyledir, böyledir demekten ziyade uçurumun kenarına yaklaşmış madde bağımlısı insanlara el uzatılmalı. Belki maneviyatı inşa etme görevi, en önce kenar mahallelerde büyüyen yüreklerde başlamalı. Kötü rüzgârlara karşı insanları efsunlayan Dımad, kendince bu hastalığa kapılan Peygamber Efendimiz`i iyileştirmek için Mekke`ye geliyor. Bu amaçla Efendimiz`in yanına gelen Dımad, İslam`ı kabul edip Müslüman oluyor. Yani umulmadık insanlara karşı bile büyük beklentilerin olması elzemdir. Gözden kaybolan canlı, dinamik bir değer varken boş bir şey uğruna harap olması hepimizin içini yakıyordur.
Tabi bu maddelerin en şerlisi olan Bonzai konusunda büyük bir sitemim var. Bonzainin daha ne olduğu kimse tarafından bilinmezken şarkısı bir çocuğun dilinde bile ezber oldu. Düğünlerde eğlence yerlerinde, telefonlarda çalınan malum şarkı öncesinde bir teşvik, duyuru gibi oldu. Ve sonrasında bonzainin ne olduğu ve sonucunun ölüm olduğu örnekleriyle çıktı. Sonrasında şarkıya yasaklama geldi ama hala çalınıyor ve söyleniyor. Denilecek ki, sırf şarkısı çıktığı için mi rağbet arttı? Tümüyle hayır, öyle değil ama böyle kötü bir sonucun öncesinde bir propaganda gibi her yerde çalınan şarkıya öncesinde niye engel olunmadı? Bu duyarsızlık mı yoksa boş vermişlik mi?
Bir yandan kötülüğe serbestlik, diğer yandan kötülüğe sitem edip vahim durumu yansıtmak... Bu sadece bir tane ve göz göre göre ölüme götürdüğü için ehem olması noktasında daha önde... Gençliğin mutsuzluğuna yol açacak o kadar çok şey var ki?! İsyana, boşluğa, basitliğe ve amaçsızlığa götüren onlarca şarkı, dizi, program... Bonzai şarkısı ciddiyeti dalgaya vurdu, bedeni ölümlere sürükledi. Fakat diğer bütün gayri meşru programlarda maneviyatı her geçen gün öldürüyor. Dünyada oyun ve eğlenceyi galipliğe yeltenenlerin ellerindeki malzeme bunlar. Oysa bu oyundan sıyrılmak maneviyatı diri tutmakla mümkündür. Oyuna dalan yürekler mutsuzluğa yuvarlanıyor ve madde bağımlısı oranları artıyor.
Kendi elleriyle zehirli kadehi uzatıyorlar gençlerin ellerine. Sonra da zarara kapılan gençliğe veryansın ediyorlar. Bir şeyler hakiki manada düzelmezse yokuşlara laf etmek abestir ve artık klasik olmuş `bu ne perhiz bu ne lahana turşusu` sözünü dedirttirir.
Ciddi önlemlerin alınması, eleştirici değil `yapıcı`, yüzeysel değil `derin`, görüş değil `tefekkürün` tam anlamıyla yapılmasıyla olur. Bu anlamda medyaya bir el atıp birçok değişikliğe gidilmeli, yapılacak her programın artısı-eksisi düşünülmeli, özenti verecek şeylerin kirliliğine ve merak salacak olumsuzlukların pisliğine dikkat edilmelidir. Mutsuz olmanın ya da paralel olarak madde bağımlısı olmanın sebeplerine baktığımızda, erken evlilik, işsizlik ve daha saçma sebeplerin sıralandığını görürsünüz. Hâlbuki hiçbiri sebep değilken hele bazı şeylere sebep dahi denilmezken... Ve aksine oluşacak olan her türlü sıkıntının üstesinden gelecek bir manevi güç varken o halde buna eğilim göstermek zararları bertaraf eder. İlaç karşımızda duruyor, çaresizliğe çare yanı başımızda beliriyor. Fakat göremeyen gözler, hesaba katmıyor en asli değerleri. Bunun dışında bir çözüm, çözüm olmayacaktır asla. Kalpler maneviyata teslim olmazsa, hangi tür arayış olursa olsun; bu arayış huzurlu bir toplum sunmaz insanlara...
Baki Muhabbetle...