Ramazan ayının gidişi yeni gelişleri müjdeler!
Ramazan ayının sonlarına doğru yaklaşmaktayız. Melekût havasına bürünen ayın insana ve topluma getirisi de oldukça fazla. Aç ve susuz kalmaktan çok öte anlamların var olduğu bu ay bedenin değil, ruhun ayıdır en başta. Ruha söz geçiremeyen bir kulun bedeniyle başa çıkması düşünülemez doğrusu.
Hikmetlerine hayran olduğumuz bu ibadetin bu kadar etki etmesi ‘ihlasın’ en zirvesini yaşatmasından dolayı olabilir mi? Oruç ibadeti insan şahsındaki değişiklikleri fark ettirirken hakeza toplum içindeki değerleri de aktif tutma anlamında önemlidir. Kuran ile hemhal olma, dili muhafaza etme, nefsi terbiye etme gibi gıdalar insan ruhunu doyurur. Paylaşmak, fakirlerin halini anlamak, küslükleri bitirmek, iftar davetleri ise toplumda gözle görülen güzelliklerdir. Bir ibadetin bu kadar güzellik dağıtması ve bunun eyleme dönüşen aktif bir iyiliğe dönüştürmesi dinimize hayran bıraktırması için yeterlidir. Hangi ideoloji, hangi izm bütüncül bir güzelli böylesine sunabilir?
İslam’ın beden ve ruh ile insan ve toplum ilişkisi açısından istediği prensipleri bu ayla daha çok görüp hissettiğimizi düşünürüm hep. Onun için çocuktan, yaşlısına, zenginden fakirine, tutandan hatta tutmayanına kadar bu atmosferin feyzini özlemle bekleyip hisseden çoktur.
Teşbihte hata olmasın ancak sadece bir misal getirmek istiyorum. Her sene bazılarınca beklenen yılbaşı gününe ve sonrası ile Ramazan ayının sonrasını kıyasladığımızda aradaki çirkinlik ve güzelliği görmekteyiz.
Yılbaşı sonrası haber bültenlerinde; ‘ içki içerek yapılan tahribatlar, eğlence mekânlarında yapılan tacizler, ahlaksızlıklar, havai fişeklerden meydan gelen kaza haberlerini pek sık görürüz. Hakeza o gece çocuğu dışarıda olan ebeveynin endişesi cabası. Çünkü ‘eğlence’ adı altında kötülün ve ahlaksızlığın yayıldığı bir gündür o ve bu sadece bir günün sonunda açığa çıkanlardır.
Oysa dinimizin bizden yapmamızı istediği oruç ibadetinin sonu birçok güzelliği getirir. Aslında yukarda saydığımız ve kısaca insani ve toplumsal ahlakı günlere yayar. İnsani ilişkiler, akraba mevhumunun önemi, sadaka ve zekat ibadetlerinin toplumsal noktada iyiliği yaşattığı hissedilir. Kötülerin bu ay hürmetine kötülüklerini azaltıp ya da yapmayacağı düşüncesi bile doğar insan içine.
Beden aç olurken, nice tokluk yaşatır ruhumuzu. Suya özlem bile kıymet taşırken, bin kıymet biçtiğimiz güzel erdemler sarar insanı. Rabbi Rahim’in istediği zaman yiyip içmek kulluğun anlamını hissettirirken, aç kalmadaki acizlik başka bir dersi fehmettirir.
Rabbin kelamı olan Kur’an-ı Kerimin bu ayda indirilmiş olması ve onunla en çok bu ayda hemhal olmak tüm ömre yetecek bir yol haritamızı okuyup bilmemiz ve hatırlamamız açısından büyük önem taşır.
Hâsılı kelam mübarek ay gidişi kadar gelişleri de müjdeler. Giderken bize bıraktıkları nelerdir? Hayat adımlarımıza güzellik katacak izlerin ruhumuza sirayeti nelerdir? Şimdi bunları düşünme vakti. Bize kattıklarını bir ömürle harmanlama vakti!
Gelişi kadar gidişi de güzel olmalı. Elvedalarımız yeni merhabaları taşımalı içinde.
Baki muhabbetle…