Maddiyat kokan söylemler
Konuşmaların sadece maddiyat olduğu muhabbetlerin, maneviyatı yoktur.
Konuşmaların yokluk olduğu bir yerde varlığın kıymeti yoktur.
Konuşmaların doyumsuzluk olduğu söylemlerde, şükür yoktur.
Konuşmaların dünya koktuğu bir zihinde uhrevi endişeler yoktur.
Zamanımızın bir aynası olsa orada en çok göreceği, dünyevi hırs, endişe ve şükürsüzlük olacaktır. Son zamanlardaki söylemlerin ve şikayetlerin bir açıdan haklı yanı olsa da bunu devasa olay görüp bütün zamanı kapsayan bir sorun haline dönüştürmek normal değildir. Bu en çok Allah'ın bizi her dem görüp izlediği bilincine ve 'imtihan' dünyasında olduğumuza iman ettiğimiz hakikatine terstir.
En az evinde bir ay gıda stoku bulunan ve aç kalmayacak insanın ikinci ayın derdine bu denli düşmesi insanın kendisini sorgulaması açısından yeterlidir. Bir ay aç kalmayacak insanın, 'aç kaldık, öldük, bittik' derdi ve gününün tamamını bu konunun oluşturması 'kanaatsizliğin' ne çok yara aldığını gösterir.
Bir kaç söylemle markete hücum edip, (o an alamayacak durumda olan başkalarının da hakkını alarak) ihtiyaçtan fazlasına göz dikmek 'Allah'a olan güvenin' yokluğunu gösterir.
Var olan bunca nimete kör kalmak 'şükürsüzlüğün' resmini ortaya koyar.
Kanaat, Allah'a güven ve şükür gibi maneviyatın ilk temel şartlarını oluşturacak hususlar bir toplumda önemini kaybederse, bu o toplum için büyük tahribatlar oluşturur. Ne yazık ki maddiyat üzerine söylemler, bu inancın en önemli değerlerini de beraberinde götürüyor.
Öldürenin açlık değil, alıştıkları tokluk olduğu bahsi; günümüz insanının ete kemiğe büründüğü hal olmuş durumda.
Bu bir süreçtir geçer ancak bu süreçteki tavır ve söylemler kayıt altına alınacaktır. Yokluk bir topluluğun başına öyle ya da başka sebeple gelse de böylesi imtihan her kişinin şahsında özeldir. Herkesin dünyevi derdi ya da Allah'a olan itimadı ve şükrü, içindeki niyetlerini söylemlere dökmesiyle ortaya çıkar.
Bazı durumların eleştirel tarafı vardır. Fakat kastım böyle bir durumda günümüz insanların içindeki dünyevi hırsın ve açlık korkusunun ne denli büyük olduğunun farkında olmamızdır.
Maddiyat diye diye maneviyatın izlerini bir bir silmek... Ve bu söylemler çocuklardan tutun gençlerin gündemlerini de etkiliyor. Daha hayata yeni atılan genç; olumsuz maddi kaygılardan ötürü dünyanın yükü üzerine yıkılmış, daha hayata başlamadan ümitleri sönmüş, daha yaşamadan geçim derdine girmiş bir gençlik topluluğu oluşuyor. Kısa zamanda birçok şeyin sahibi olma, az bir çabayla ev-araba sahibi olmak gibi bir anlayış gençliğin yanlış kulvarlarda yalpalanmasına sebep oluyor. Hatta yurt dışında yaşamak isteği gençlerin gündemlerini de oluşturmuş durumda. Modern ve rahat yaşama adına topluluğu iman ehli olmayan ülkelere gitme isteği ise şuan üzerinde konuşulması gereken en önemli husustur. Ve eksiksiz, kusursuz, konforu tam ve lüks modern bir hayatın hayali, maneviyatı ölmüş olan gelecek nesilleri düşündürüyor...
Tüm bunlar dünyevi endişenin, uhrevi kaygıların önüne geçirilmesinden dolayı...
Tüm bunlar hırs ve ihtirasların, imani değerlerin üstünde tutulmasından dolayı...
Şunu hiç unutmamak gerekir ki; bugünün Rabbi yarının da Rabbidir ve her zamanın Rabbidir! İtimadımız O'na olursa, ruhumuz bir kuş kadar rahat, geleceğimiz tevekkül kadar huzur dolu ve anımız şükür kadar kıymet bilen ve var olanla mutlu olan hale dönüşür.
Allah bizleri alışılmış toklukla imtihan etmesin!
Baki muhabbetle...