30 Yıllık Bir Adanış!
Her insanın bir yola olan meyli farklı bir olayla başlar ve her yol başında bir hikâyesi vardır. Yola daha çok revan olmasını sağlayan ve duygu ile düşünce deryasına daha çok ışık saçan sebepler vardır.
Yıllara yetecek heyecanın revaçta yaşandığı o günlerde ve İslam’a merakın olduğu o zamanlarımızda yaşanmışlığın ve fedakârlığın duruşu olarak yolumuza daha bir ışık olmuştur Muhammed Şakir Hoca. Fedakârlığın daha çok şahadet ve zindan sürecini konu alan kitaplarla taçlandırdığımız yola, bir de böylesi hayatların hala (zindanda) var olduğunu bilmek ‘gerçekten hala bu suçtan dolayı seneleri zindanda geçen insanlar var mı?’ sualini sordurmuştu hayretle… Ve böylece Yusufi Hocamız ve hocalarımız fedakârlığın resmini ortaya koyan canlı örnektiler. Sabırları ne büyüktü…
İçerdeyken, dışarıyı bu kadar etkilemeleri de ihlâsın en güzel yanı değil miydi? Sadece hayatları bile kaç kişinin hidayetine vesile, kaç kişinin yol hikâyesinin kahramanı olmuştur, kim bilir?
30 yıl, söylemesi dahi zor. Bir ömre bedel zamanı yazarken ve söylerken dahi ürperirken bunca yılı sadece dört duvar arasında geçirmek ancak imanla bakmanın neticesi olacaktır. Ancak dava potasında eriyen benliğe sabır gücü veren Rabb ile yakın alaka kurmak, destansı bir fedakârlığı ortaya koyacaktır.
Zalimler ne kadar hapsettiklerini sansalar da aslında bir o kadar aşikar kılınıyor yüreklere... Özgür ruhlara esaret olmaz ve karanlık yerde de olsalar içlerindeki aydınlık dışarıdaki güneşi çıkarmaya yeter.
30 yılın fedakârlığı önümüzde duran canlı bir kitaptır. Birçok kitaptan, söylemden daha çok yaşanılır olması etkilemesi açısından kâfidir. Yusufilerin içerde olması da büyük bir nasihattir insana, çıkışları da… Toparlanmak, silkelenmek, kim olduğumuzu, yolumuzu, hedefimizi bilmek açısından. Gayrete gelmek, azimlenmek, cehd ve çabanın daha çok olması adına…
Bu kitabı herkes kendince okuyabilir ve yorumlayabilir. 30 Yıl... Benim daha doğmadığım bir zamanda adanan ömrün, büyüyüp çocuğumun olduğu bir zamanda nihayete ermesi sabrın, azmin ellerinden öpmemizi ister. Ve yola revan olduğumuz zamanın başlarında hayatıyla tanışık oluşumuz, fedakârlığına yaraşır bir hayatı dışarı da veremediğimizin mahcubiyetini yaşatıyor…
Bu kitap bembeyaz bir sayfanın hayata karışması gibi. Her detayında Hz. Yusuf’u okumak mümkün. Her detayında mücadeleyi, sabrın dünyadaki mükafatını, teslimiyet ruhunu, adanma şuurunu, dünyadan vazgeçebilmeyi, fisebilillah zirvesini görmek mümkün.
Ve 30 yıllık bir adanışın ardından yıllara meydan okurcasına hoş geldiniz!
Bu yılları sadece tek cümlede ne de güzel özetlediniz; “Bu dava büyük bir davadır. Otuz yıl değil üç yüz sene de olsa bu dava uğrunda feda etmeye değer.”
Vuslatınız mübarek olsun!