• DOLAR 34.653
  • EURO 36.438
  • ALTIN 2933.057
  • ...

Can bula cananını

Bayram o bayram ola!

Bismillahirrahmanirrahim.

Bizleri bir bayram gününe daha kavuşturan Rabbimize Hamdolsun! Bayram, Farsçada “beẕrâm” kelimesinden Türkçemize bayram olarak geçen sevinç ve eğlence günüdür ve bizlere Ramazan’ı, Kurban’ı hatırlatır. Rabbimizin emriyle oruç imtihanını geçen, o kutlu anların süruruna eren, Ramazan ayının bitişinden dolayı da üzülen insanın kalbine bayram, gerçekten de güzel bir teselli kaynağıdır. Hem ne demiş İbnü’l-Cevzi, o veciz ifadesiyle: “İbadet-taatin meşakkati gider, sevabı kalır. Günahların ise lezzet ve hazzı gider, azabı-sorgusu kalır.”

Medeniyet dünyamızda önemli bir yer edinir Ramazan ayı. Ramazan ayının diriltici soluğu, oruç ibadetinin faziletleri, Kadir Gecesi’nin mahiyeti ve ilâ nihâye bayramların ruhlarda yansımasını, en canlı örnekleriyle edebi eserlerimizde görürüz. Çünkü edebi eserler, milletlerin maddi-manevi iklimlerini yansıtan bir aynaya benzer. Edebiyat dünyamızda da nesib türünde yazılan kasidelerle “Ramazaniyye” olarak müstakil zengin bir edebi tür meydana gelmiştir. Divan edebiyatı ve halk edebiyatının büyük üstadları, Ramazaniyye türünde eserler icra etmişlerdir. Nâbî, Nedim, Seyyid Vehbi, Süleyman Nahîfî, Enderunlu Fazıl bunların başında gelir.

Geçen yazımızda Ramazan ayının mahiyetine dair Prof. Dr. Halis Aydemir Hocanın makalesinden istifade etmiştik. Bu yazımızda Prof. Dr. Zülfikar Güngör’ün “Kültür Ve Edebiyatımızda Ramazan Ayının Manevi İklimi” makalesinden esinleneceğiz. Ramazan ayı, oruç ibadeti, teravih namazları, Kadir Gecesi ve bayramın manevi iklimi hakkında bilgiler veren örneklerinden istifade edeceğiz. Ve kadrajımızı bayram konulu iki şiire yoğunlaştıracağız.

Aşık Yunus, Ramazan’ı on bir aylık yoldan gelen ve müminlerin bayramı olarak niteler. Ve şöyle der:

“Mü’minlerin bayrâmıdır

On bir ayın sultanıdır

Hakk’ın bize fermânıdır

Şehr-i ramazân merhabâ”

 

İnsanları sahura uyandırmak adına çalınan davulların yanında söylenen maniler de bizlere nice dersler verir.

“Sahur sünnet irâdettir

Bize lâyık ibâdettir

Beyim sahura uyanmak

Ne devlet, ne sa’âdettir”

 

Kadir Gecesi ise bir hayli güzel yer edinmiştir manilerimizde. İşte bunlardan bir parça:

“Terk edip hâb-ı gafleti

Edelim Hakk’a tâ’ati

Kulun makbuldür hâceti

Mübârek Kadir Gecesi”

 

Ve gidişiyle bizleri hüzünlendiren Ramazan’a en güzel ağıtlardan birini Üftade Hazretleri serdetmiştir:

 “Ey dostlar ağlaşalım

Oruç ayı gitti yine

Hasret edip inleşelim

Oruç ayı gitti yine

 

Bir nûr idi Hak’dan gelip

Gönüllere nûru dolup

Sadıkların elin alıp

Oruç ayı gitti yine”

 

Bizim bu yazımıza konu olan ve açıkçası Ramazan ayının gelmesinden önce de virdim olan iki eserle sizleri tanıştırmak isterim. Biri Muzaffer Özok’un “Bayram Edelim” şiiri, diğeri de Alvarlı Efe Hazretleri’nin “Bayram O Bayram Olur” şiiridir. Bayramın asli itibariyle şeker-ü şerbet meselesine indirgenemeyecek denli derin bir manasının olduğunu hatırlatan bu iki eserden imkanımızca yararlanmaya çalışalım.

Lütfî mahlaslı Alvarlı Efe Hazretleri’nin gözünde bayramın en önemli kazanımı, Nebevî medreseden aldığı dersle aftır, mağfirettir, cehennem azabından kurtuluştur. Şöyle der:

“Mevlâ bizi afv ede
Gör ne güzel 'ıyd ola
Cürm ü hatâlar gide
Bayrâm o bayrâm ola”

Diğer beyitlerde de gördüğümüz üzere Efe Hazretlerine göre bayram, canın canan ile buluşması, kulun Sultan’ını (c.c.) bulması, muhabbetin feyzine ermesidir. Bayram hidayet nurudur, cennet-i âlâdır. Hüzün ve kederin yok olduğu, cümle günahın af olunduğu bir andır, bayram. Dilin Rahman zikrini zevk ile eylediği, kalbin Hakk’ı aşk, şevk ve heyecan ile andığı andır. Ancak öylesi bir bayram, bayram denmeye daha layıktır. Dikkat edersek hep ruhun sürurundan, muhabbetin deminden bahseder. Çünkü -haşa- yeme içme yasağından kurtulup tekrardan normal (!) hayata geçişin şeker-ü şerbetle şaşaalı kutlaması değildir bayram.

Aşkî mahlaslı Muzaffer Özak’ın gözünde ise bayram, şarab-ı aşkı içmektir. Nasıl ki o mahşer meydanında nefs-i mutmainneye Rabbimiz “ircii” hitabını duyurur, bizlerin de en büyük bayramı bu olsa gerektir. Yani imanla göçmenin manasına varmaktır bayram. Nereye? Nihayi makam olan bayrama… Bu ister Ramazan’ın ahirinde olsun, ister ömrün ahirinde. Kimedir bayram? Rıza-yı ilahiyi amaç edinen, kelam-ı ilahiyi bekleyen ve sırat-ı müstakim üzere olanlaradır bayram. Mahşerde ak yüzler, nuruyla nurlanan gözler, günahtan arınan özlerdir, bayrama kavuşanlar. Ne dilesin bu bayrama kavuşmayı murad edenler, buyurun son üç kıta ile maksadımız hasıl olsun:

Kendine kul eyle, Resûl'e ümmet

Liva-yı Hamd'inin altında cem' et

Açılsın bizlere ebvâb-ı cennet

Uçalım Rıdvân'la bayram edelim

 

Cennet ü cemâlin lutfet görelim

O büyük nimete biz de erelim

Muhammed bağından güller derelim

Saçalım elvânla bayram edelim

 

AŞKÎ'ye bezleyle sen dîdârını

Lütfunla sevindir ben dildârını

Firdevs-i âşiyân eyle dârını

Açalım ihvânla bayram edelim

 

Ümmetin felaha erdiği, zulümlerin yok olduğu, Kudüs’ün özgürlüğüne kavuştuğu, muhabbetin ve sohbetin arttığı, küslüklerin yok olduğu, yetimlerin sevindirildiği, ruhların şifa bulduğu, Ramazan’da tadna doyamadığımız sürurun her yana yayıldığı, kısacası cennetin bir ön izlemesini yaşayacağımız nice bayramlarımız olsun efendim. Hayırlı bayramlar!

Selam ve dua ile…

Abdullah Ayyıldız