• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Sigorta ya da Arapça ifadeyle te`minin İslam dünyasına girişi 13. Yüzyıl olarak belirtilmiştir. Yine İslam hukukçuları, sigortayla ilgili olarak ilk görüş belirten âlimin, aynı yüzyılda yaşayan Hanefi mezhebinin en önemli âlimlerinden sayılan ve Ed Dürrül Muhtâr isimli şerhe Reddül Muhtâr adıyla haşiye yazan İbnu Âbidîn olduğunu bildirmektedir. İbnu Âbidîn bu konuya, “Cihâd Kitabında” açtığı “İslam devletinden eman alan zimmiler” kısmında değinmektedir. Sevkere kelimesiyle tarif edilen sigorta söz konusu kitapta şu şekilde geçmektedir; İslam ülkesinde bulunan kâfirlere nakliye yapmaları için ücret veren Müslüman bir kimse ayrıca; yanma, batma, yağma, hırsızlık vb. bir sebepten dolayı, taşınan mallara zarar geldiği takdirde bu malların bedelini garanti altına almak için nakliyeciyle ilişkisi bulunan (İslam devletindeki) bir başka kişiye sigorta adı altında para vermektedir. Öyle ki söz konusu mallara bir zarar geldiğinde malların değeri Müslümana geri ödenecektir. (Hâşiyatu İbni Âbidîn 6/268) Bu muamelenin caiz olmadığını İbnu Âbidin “zimminin, borçlu olmadığı halde bir şeye borçlanması” gerekçesiyle bildirmektedir.

Özetle sigortayla ilgili olarak ilk görüş belirten âlimden bahsettikten sonra asıl konumuza geçelim;

Öncelikle sigorta veya sadece vasıtalara has olan çeşidiyle kaskonun haram oluşuyla ilgili muasır ve geçmiş dönem âlimlerinin büyük çoğunluğunun görüşünün haram olduğunu belirtmek isterim. Konuyla ilgili kısmet olursa bir kaç yazı düşünüyorum. İlk olarak haram oluşuyla ilgili başlamanın daha uygun olacağı kanaati bende oluştu. Sonraki yazılarda ise çeşitlerini, caiz olanını ve bütün çeşitleriyle helal olduğu görüşüne giden âlimlerin görüşlerini aktaracağım.

İslam ülkelerinde ilk olarak 1300`lü yıllarda ortaya çıkan sigorta, 19. yüzyılın başlarından itibaren ulema arasında daha fazla konuşulmaya başladı. Zira bu süreçle birlikte İslam dünyasında gittikçe yayılan bu muamelenin birçok çeşidi de kendisini göstermeye başlamıştı. Hayat sigortasından, şirket sigortasına kadar yaygınlaşan te`min, artık başlı başına bir sektör haline gelmiş devlet ve özel kurumların teşvikiyle Müslümanlar arasında fazlasıyla baş göstermişti.

Hemen hemen herkesin hakkında bilgi sahibi olduğu sigorta akdinin, caiz olmadığını maddeler halinde şu şekilde açıklayalım;

1- Düzenli olarak sigortacıya verilen primler, meydana gelen herhangi bir zarar neticesinde sigorta acentasından fazlasıyla alınmaktadır ki bu açıkça faizdir. Zira verilen para ancak misliyle geri ödenmelidir. Ayrıca ödeme geciktiğinde söz konusu bu faiz daha fazla artmaktadır.

2- İslam dini ğarar yani belirsizlik taşıyan bütün alışveriş çeşitlerini yasaklamıştır. Bununla ilgili birçok muhaddis sevgili peygamberimizden hadis rivayet etmektedir. İslamda alışveriş akdi kesin şeyler üzerine yapılır. Sigortada ise sadece ihtimal vardır. Yani olup olmayacağı belli değildir. Mesela annesinin karnında olan hayvanı veya havada olan kuşu satmak ğarar sebebiyle haram kılınmıştır. Zira elde edilmesi sadece ihtimallere bağlıdır.

3- Sigortada aldatma ve insanların mallarını haksız yere yeme vardır. Sigorta şirketleri zarar olmadığı takdirde bütün parayı kendi zimmetlerine geçiriyor. Ya da sigorta yaptıranlar şirketten daha fazla para almak adına ne tür hilelere başvuruyor.

4- Sigorta bir çeşit kumardır. Zira şirkete yatırılan pirimler bazen hiç ödenmezken bazen de fazlasıyla ödenmektedir. Kumarda da aynı durum söz konusudur; parayı veren ya kaybediyor ya da kazanıyor. Kumar sadece oyun neticesinde elde edilen veya kaybedilen şeyler değil şansa, ihtimale ve belirsizliğe dayanan bütün karşılıklar kumardır.

5- Şeriatın zorunlu kılmadığı ödeme sigorta şirketine dayatılıyor ki bu, caiz değildir. Şirket, sigorta yaptıranın malına gelen zarara kendisi sebep olmadığı halde ödeme kendisi tarafından yapılmaktadır. Hâlbuki bu haksızlıktır.

6- Hayat sigortasında da olduğu gibi sigorta yaptıran ve sigorta şirketinin birbirlerine ne kadar para vereceği belirsizdir. Çünkü adamın ne kadar yaşayacağı ve bu vesileyle ne kadar ödeyeceği belirsiz olduğu gibi ne sebeple vefat edeceği de bilinemeyeceğinden şirketin ödeyeceği miktar da belirsizdir. Öyleyse her iki taraf da bilinmeyen bir şey üzerine akit imzalamıştır ki fıkıh ilminde buna cehalet/bilinmezlik denmektedir.

7- Sigorta toplum içerisinde, Allah ve resulünün en fazla buğzettiği yalanın yaygınlaşmasına vesile olmaktadır. Çünkü sigorta şirketinden fazlasıyla para almak adına her türlü gayri meşru fiil işlenerek insanlar arasında güvensizlik artmaktadır.

Bu zikredilenlerin dışında sigortanın haram olmasına sebebiyet veren epey bir illet vardır ki yukarıdaki maddelerin altına sığdırılabilecek özellikte olduğundan zikredilmesine gerek yoktur.

Not: İnşaallah bir sonraki yazımda sigortanın çeşitleri ve bunlardan caiz olanlarına değineceğim.