• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

‘Dünya küresel bir köy’ sözü Kanadalı yazar Marshall McLuhan'la birlikte hayatımıza girmiş bir kavramdır. Yani dünyanın bir ucunda yaşanan olayın, gerçekleşen bir vakanın dünyanın her bir yerinden, her bir köşesinden izlenebildiği, görülebildiği anlatılmak istenir. Normal şartlarda düşünüldüğünde gerçekten de bu böyledir.

Geçmişe nazaran zaman değişmiş, ilerlemiş ve dünyanın bir ucundaki olay, diğer ucundaki kişilere en kolay en hızlı bir şekilde aktarılabiliyor, yansıtılabiliyor. Ancak özellikle günümüz teknolojisinin kötü amaçlar uğruna kullanılması, yapay zekaların, robotik sistemlerin insanların faydasından çok zararına olacak şekilde işletilmesi, küresel köy olarak bilinen dünyamızda olayların iftiralarla, yalanlarla çarpıtılmış, örtülmüş halini önümüze çıkarabiliyor.

Özellikle son birkaç haftadır minik kızımız Narin üzerinden sürdürülen kara propagandalar, iftiralar bazı hakikatleri perdelemiş, koca bir camianın töhmet altında kalmasına sebebiyet vermiş, her türlü ahlaksız saldırıya maruz kalmasına sebep olmuştur. Son dönemlerde HÜDA PAR’ın Siyonist soykırıma karşı gösterdiği direniş; Siyonistleri, yardakçıları Amerika’yı ve her ikisinin ortak kullandığı mayın eşeklerini çok rahatsız etmiş olacak ki HÜDA PAR üzerine kirli bir senaryoyu devreye koydular.

Toplumun en hassas olduğu konu olan Narin’in kayboluşu, katledilişi üzerinden en olmadık iftira ve karalamalarla HÜDA PAR camiası hedef alındı. Siyonist kalemşörler sosyal medya hesaplarından, emperyalizmin paralı kuklaları, uşakları TV ekranlarından HÜDA PAR’a saldırmaya başladı. İşgalci israil’de yayın yapan “haber İsrail” üzerinden yayılan bir iftira ile başlayan süreç; ülkemizdeki Siyonist, Amerikancı uşakların da devreye alınmasıyla büyük bir iftira furyasına dönüştü, çamura bulanmış yalanlar toplumun kafasında soru işaretlerine neden oldu.

HÜDA PAR’dan iftira ve yalanlara karşı çok sert bir açıklama yapıldı. Açıklamada, “Hodri meydan diyoruz!!! Değil kızın ailesinden köyde bile bir tek üyemizin olduğunu ispat etmezseniz alçak ve şerefsizsiniz.” ifadelerine yer verildi.

İftira ve yalanlara karşı açılan davalar, yapılan açıklamalar da bu güruhu durdurmaya yetmedi. Son olarak Narin’in cenazesinin bulunmasıyla Diyarbakır’da sokağa dökülen bazı kendini bilmezler yaşanan dramı siyasi bir şova, ahlaksız bir eyleme dönüştürdü. Parti kapılarında dağa kaçırılan kız çocuğu analarının ağladığı, ellerinde nice masum insanın kanı bulunan PKK’ya sırtını yaslayanlar, makam araçlarıyla dağdaki Siyonist baronlara halkın çocuklarını, gencecik yavrularını taşıyanlar, utanmadan ‘jın jiyan azadi’ sloganları eşliğinde yürüyüşe geçti.

‘jın jiyan azadi’ ne alaka, PKK’ya sırtını yaslayanların, Yasin Börü’nün katillerinin bu vahşet üzerinden yürüyüşe geçmesi ne alaka demeyin! Asıl hedefte HÜDA PAR ve Müslümanlar var. Ellerindeki kana bakmadan, güttükleri kirli ve ahlaksız siyasete bakmadan toplumsal bir kalkışmanın fitilini ateşlemeye çalışıyorlar. Çünkü onlar kandan beslenen vampirlerdir. Çünkü onlar kandan, kaostan beslenen, toplumun fay hatlarıyla oynamayı kendine görev bilen hadsizlerdir. Çünkü onlar çağın Ebu Cehilleridirler. Çünkü onlar kızları diri diri toprağa gömen neslin devamı, dağa kaçırıp diri diri toprağa gömdükleri kızların hesabını bir başkasından soracak kadar aklını yitirmiş güruhtur. Çünkü onlar toplumdaki kargaşadan beslenen leş kargalarıdır. Bu yüzdendir ki bugün ellerindeki kana, yaslandıkları taşeron örgütlere bakmaksızın hadsizce masum bir kızın cenazesi üzerinden siyasi şova yeltenebiliyorlar.