• DOLAR 32.405
  • EURO 34.645
  • ALTIN 2391.233
  • ...

Seçimler bitti ancak olaylar bitmek bilmiyor. Van’da seçimleri kazanan DEM Parti adayına mazbatanın verilmeyerek ilde ikinci gelen AK Parti’ye mazbatanın verilmesi ortalığı karıştırdı. Van başta olmak üzere bölgede ve hatta İstanbul’a sıçrayan olaylarda ortalık savaş alanına döndü. DEM’in çağrısıyla sokağa dökülen partililer, birçok yerde polisle çatıştı ve olaylarda birçok kişi gözaltına alındı.

Van’da yaşanan hukuk skandalına tepki gösteren HÜDA PAR, “terör sevici” yaftasıyla günah keçisi ilan edildi. Oysa yaşanan skandala tepki gösteren HÜDA PAR Batman Milletvekili Serkan Ramanlı, haksızlık yapıldığına dikkat çekerek sosyal medyadan şu mesajı vermişti; “Van Büyükşehir Belediyesi seçimi yapıldıktan sonra kazanan adaya mazbatanın verilmemesi, halk iradesinin gasp edilmesidir. Aday olma niteliği yok idiyse YSK neden adaylığını kesinleştirdi? Ali Cengiz oyunlarıyla koltuk kapmak, siyasetin düşebileceği en dip çukurdur.”

Gayet yerinde ve haksızlığa karşı bir duruşu ifade eden mesaj sonrası başta batıdaki Müslümanlar olmak üzere trol ordusu ve faşist gruplar HÜDA PAR’ı günah keçisi ilan ederek PKK’lı ilan etmeye kadar işi vardırdılar. Hem de bugüne kadar PKK’nın onlarca teşkilatına saldırdığı, üyelerini şehit ettiği, her fırsatta sözlü-fiili saldırıda bulunduğu HÜDA PAR, haksızlık karşısındaki duruşuyla birilerinin iftira ve tezviratlarıyla karşı karşıya kaldı. 

Geldiğimiz noktada YSK yeni bir karar alarak mazbatayı tekrardan DEM’in adayına verdi. Başından beri yapılması gereken yine karanlık eller tarafından ortalık savaş alanına çevrildikten sonra yapıldı. Bu yaşananlar sonrası HÜDA PAR karalandı, bölge insanı huzursuz edildi, sokaklar ateşe verildi.

Yapılanlar ve yaşananlar kime mi yaradı? Hiç kuşkusuz son seçimlerde oyları eriyen ve bu süreçte mağdur durumuna düşürülen DEM’e yaradı maalesef. Son birkaç seçimdir özellikle Doğu ve Güneydoğu’da oyları eriyen DEM partiye Devlet-YSK eliyle can simidi uzatıldı adeta. Bugüne kadar Kürt kanı üzerinden, sözde Kürt hakları üzerinden siyaset yapan DEM bu süreçte mağdur edilişinin propagandasını uzun yıllar yapacaktır elbette. Yine bu süreçte güvenlik güçlerinin protestoculara karşı sert tepkisi, DEM parti bayrağı taşıyan çocukların tokatlanması, linç edilmesi de bu değirmene bu mağduriyete su taşıyan, can simidi olan diğer etkenlerdir.

Son yaşananlardan sonra insan soramadan edemiyor. Bu kadar kıyamet koparmaya, ortalığı bulandırmaya, şiddetin ekmeğine yağ sürmeye gerek var mıydı? Kürtleri devlet eliyle DEM’in, PKK’nın kucağına atmaya değdi mi? Bugüne kadar ülkenin, Ümmetin maslahatını düşünen HÜDA PAR'a bu kadar hakaret edilmesi değdi mi? Haksızlık kimden gelirse karşı duracağını, zulme kim uğrarsa da yanında yer alacağını her fırsatta dile getiren ve bunun gerektirdiği gibi hareket eden HÜDA PAR’a ettiğiniz bu hakaret ve küfürlerden dolayı özür dileyecek misiniz?

Yaşananları çok güzel bir şekilde özetleyecek bir hikaye ile bitirelim…

Ağayla marabası, ağanın en güzel atının koşulduğu en süslü arabayla kasabaya inmektedirler. Ağa arabadadır, maraba ise arabanın yanında yürümektedir. Yerde taze bir tezek kümesi görürler. Üzerinde sineklerle etrafa koku salmaktadır. Ağa, marabasıyla alay etmek ister.

-Marabaya der ki, “şu tezeği ye, atla araba senin. Sen bineceksin, ben yürüyeceğim.”

Maraba ata bakar, arabaya bakar. Ağaya da zaten gıcıktır. Oturur, midesi bulana bulana tezeği yer. Ağa iner, maraba sahip olduğu arabaya biner. Ağa çok bozuktur. Durduk yerde en güzel atını, en güzel arabasını marabaya kaptırmıştır. Maraba da bozuktur. Durduk yerde tezeği yemiştir. Ağanın daha güzel atlar alacak parası, daha güzel arabalar alacak imkanı vardır. Üstelik ne ata ne de arabaya bakacak parası vardır. Dönüş yolunda gördükleri tezek, her ikisinin de beklediği andır aslında.

Maraba, ağadan intikam almak için “ağa, ağa” der, “sen şu tezeği ye, at ve arabayı geri al.”

Ağanın beklediği de böyle bir fırsattır. O da oturur tezeği yer. Arabaya kurulur, atı kamçılar. Köye girerlerken maraba, ağaya seslenir, “köyden çıkarken araba senin, at senindi. Yürüyen de bendim. Köye giriyoruz. At senin araba senin. Yürüyen yine ben. Ağam iyi de biz bu b..ku niye yedik?