• DOLAR 34.312
  • EURO 37.22
  • ALTIN 3018.549
  • ...

Depremle sarsıldığımız 6 Şubat’tan bu yana yaralarımızı sarmaya, acılarımızı hafifletmeye çalışıyoruz. On ilimizi kapsayan deprem sonrasında on binlerce canımızı toprağa verdik. Milyonların etkilendiği deprem sonrasında yardıma ilk koşanlar, İslami camiaların cengâver yiğitleri oldu. Bir davası olanlar, davasının yoluna baş koyanlar, gönül verenler, gönül vererek gönüllü olanlar…

Davası İslam, derdi mustazaflar olan gönüllüler ordusu depremzedelerin imdadına ilk saatten itibaren koşarak omuz verdiler. Türkiye’nin dört bir yanından kardeşine umut olmak için, yardım eli uzatmak için büyük bir mücadele, büyük bir gayretle çalışmalara başladılar. İlk yapılması gereken, enkazdan canları kurtarmak olduğu için hiçbir bilgileri olmasa da enkazın içine dalarak canlarını tehlikeye atmak pahasına nice canlar kurtardılar. İlerleyen saatlerde arama kurtarma ekiplerinin gelmesiyle gönüllüler ordusu asıl görevlerine döndü. Depremzedelere yardım eli uzatmaya, sıcak bir çorba, sıcak bir çay, bir parça ekmek ulaştırmak için kolları sıvadılar…

Deprem bölgelerinde onlarca İslami camia ve gönüllüleri olsa da bugün sizlere bu camialardan sadece birinden söz etmeye çalışacağım. Kendilerine Peygamber Sevdalıları diyen, Peygamber aşıklarından, Peygamberin davası uğruna baş koyanlardan, yolunu sürdürenlerden… Müslümanların ne zaman başı dara düşse ne zaman bir yardıma ihtiyaç duysa anında orada beliren yiğitlerden… Bu yola baş koyanlardan, bu yolda hiçbir zorluktan kaçmayanlardan, her zorluğa gücünden fazlasıyla emek verenlerden…

Asrın felaketi sonrası on ildeki çalışmalar için hiç düşünmeden yola koyuldular. Her zaman olduğu gibi geride bıraktıkları ailelerini Allah’a emanet ederek Allah için yola koyuldular. Birilerinin kendilerini çağırmasını beklemeden ‘çorbada benim de tuzum olsun’ düşüncesiyle, deprem bölgelerine koştular. Bunu ne dünyalık bir makam ne de dünyalık bir karşılık için değil sadece Allah’ın rızasına erişmek için yaptılar. 

Biz o gönüllüleri, sırf ‘Rabbim Allah’tır dediği için’ cezaevlerine atılmalarından, hicretlere zorlanmalarından, ailesinden ve sevdiklerinden koparılmalarından tanıyoruz. Allah’ın davası galip gelsin, tüm cihana yayılsın diye mücadele ederken, ‘ya bu bölgeyi terk et ya da ölürsün’ tehditlerine karşılık korkusuzca mücadele etmelerinden ve bu uğurda şehadete erişenlerinden; gazi olan ve düştüğü yerden tekrar ayağa kalkarak mücadeleye atılanlardan tanıyoruz.

Biz o gönüllüleri camilerde kurdukları Kur’an dersi halkalarından biliyoruz. Komünistlerin ve nice İslam düşmanlarının genç dimağları kirletmemeleri adına verdikleri mücadelelerinden, bu uğurda şehadeti, onlarca yıl cezaevini, hicreti göze almalarından biliyoruz. Bu uğurda canını hiçe sayarak İslam’ı dert edinmelerinden, İslam için hiç çekinmeden canını ortaya koymalarından biliyoruz…

Biz onları üniversiteleri tatil olduğu halde evine dönmeyen, çocuklara Kur’an dersi vermek için kalan ve Adıyaman’da enkaz altında kalarak şehadete erişenlerinden tanıyoruz. Biz onları alınlarındaki secdeden, yüzlerindeki nurdan, ışıldayan ve karşısındakine huzur veren çehrelerinden biliyoruz…

İşte o gönüllüler ordusu bugün asrın felaketini yaşadığımız bu günlerde yine hiç çekinmeden ve hiçbir yerden talimat beklemeden yaraları sarmaya koşuyor. Günlerdir deprem bölgelerinde dondurucu soğukta, yatacak yerleri olmadan, duş alacakları bir imkanları olmadan koşturmaya, depremzedelere umut olmaya, yardım eli uzatmaya devam ediyorlar.

4 kardeş yardım kuruluşunun (Umut Kervanı Vakfı, Yetimler Vakfı, IHO Ebrar, Avrupa Yetimeli) deprem bölgesindeki çalışmalarında görev alan bu gönüllüler ordusu, bu işe gönül vermiş, gönüllü olmuş ve gönüllerde yer edinmişler… Rabbimiz Senin rızan için çalışan bu gönlü güzel insanların yardımcısı ol. (Amin)