• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

CHP`nin Anayasa Paketine karşı olma nedenleri:

Bu değişiklik ile Sn. Recep Tayyip ERDOĞAN diktatör! Olacak. Oysa Diktatör olmak için evvela CHP`li olmak gerekmez mi? Madem “Partili Cumhurbaşkanı” olmak da mümkün o zaman gelir CHP`ye üye olur sonra genel başkan sonra da hakkıyla C. Başkanı olur. Böylece bir CHP markası olan “Diktatörlüğü” hakketmiş olur. CHP`nin Marka hakkı da ihlal edilmiş olmaz. CHP “diktatör” markasını adına tescil ettirmişse bu davayı kazanır.

CHP Tek adam yönetimine karşı olduğunu söylüyor; ama Sn. C. Başkanı o kadar da yalnız değil. Eşi var oğlu kızı gelini damadı var hep beraber güzel güzel yönetirler ülkeyi. Eski Türk geleneklerinde de öyle değil mi idi. Han ve Hatun birlikte yönetirlerdi. Hakiki “Eş C. Başkanlığı” böyle olur. Eş başkanların karı koca olması daha doğru değil mi? Mesela Sn. C. Başkanı büyükelçilere hitap ederken eşi hanımefendi de büyükelçilerin eşlerine yemek veriyor. Yani CHP`nin iddia ettiği gibi tek adamlık falan iftira!

“Tek adam” yönetimi dindar kesimi korkutmaz. Tevhid inancına sahip olduklarından tesniye ve teslis ile yönetim çok daha tehlikelidir onlar için. Madem öyle neden 90 yıl kadar önce o kadar direndiler bedeller ödediler derseniz, orada sorun “Tek”te değil “adam”da idi. Hâsılı “Adam” adam olsa tek olması daha evladır. 

DAİŞ konusunda herkes ABD`yi suçluyor. Suriye`nin bu konuda hiç mi suçu yok. Suriye hava sahasına hâkim olsaydı DAİŞ nasıl Suriye`ye gelecekti. ABD uçakları Suriye hava sahasında istediği yere istediği silah mühimmat ve personeli indirebiliyor. DAİŞ`in ABD tarafından paraşütle indirilmesine müdahale etmeyen(!) Suriye asıl suçludur. Hatta ağırlıklı olarak muhalifler ve Türkiye ile savaştığına göre DAİŞ`İ ABD`ye Beşar da sipariş vermiş olabilir!?

Seksenli yıllardı. Bir mühendis arkadaşımızın evinde ağırlıklı teknik elemanlardan oluşan sıramıza (sohbetimize) iki de misafir gelmişti. Bunlar bir tarikatta “halife” makamında idiler. 1967 İsrail Suriye ve Mısır savaşını konuşuyorduk. Halifelerden biri “İsrail bu savaşı  SADAT-I KİRAMIMIZIN müsaade ve desteği ile kazanmıştır, Onlar izin vermese idi İsrail`in kazanmasına imkan yoktu” dedi. Ben kızdım, sert şekilde tepkimi gösterdim. “Sen, Sadat-ı Kiramının  Müslüman olduğundan emin misin?” dedim, ama oradakilerin çoğu bana acıdılar. Muhtemelen cahilliğime toyluğuma verdiler. Sözü nereye mi getireceğim. Şimdi dövizin bu yükselişinin somut nedenleri tespit edilemiyor. Bu iş birilerinin sadatının işi olmasın!.  Sadatın işlerine aklımızın ermediğinin farkındayım. Aklı erenler sadata rica etseler de şu dövizin ateşine bir su dökseler diyorum!. 

Not: Çoğu ehli beyti Resulullaha ulaşan Silsile-i Sadat-ı Kiram`ı tenzih ederiz. İtirazımız bu büyüklerimizi zan altına sokan “cehli mürekkep” sahiplerinedir.  

Sadat” seyyid kelimesinin çoğuludur. Sözlükte; efendi, reis, büyük gibi anlamlara gelir.

“sadat-ı kiram” terkibi, şerefli büyükler anlamına gelir.