• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Daha önce sağlıktaki randevu zulmünü örneklerle açıklamaya, olayın geldiği boyutu yetkililere yazılarımızla göstermeye çalıştık. Randevu verme problemi özellikle yoğun olarak çalışılan radyoloji, hematoloji, çocuk hematoloji, çocuk nöroloji gibi bölümlerde yaşanmaktadır.

Randevu sistemini nasıl kaldırabiliriz veya en aza nasıl indirebiliriz. Öncelikle yoğunluğun çok olduğu bölümlerdeki uzman hekim kadrosunu çoğaltmak ilk yapılacak iş olsa gerek. Bunun için de Tus’ta uzmanlık sınavında belirlenmiş yoğun bölümlerde istihdam edilecek hekim sayısı artırılabilir. İki, hekimin yapacağı işi dört hekim yapmaya başlayınca hem günde bakılan hasta sayısı artacak hem de iş yoğunluğu nedeniyle izin alamayan, devamlı stres altında çalışan hekimlerin çalışma şartları iyileştirilebilecektir.

Birçok sağlık merkezinde hekimler arası adaletsiz döner sermaye dağılımı olduğu için bazı hekimler bakması gerekenden fazla hasta bakmak istemiyor. Çünkü fazla çalışsa da aynı ücreti alıyor. Bu da hekim arkadaşlarımızın zihinlerinde az ücret az hasta az yorgunluk denklemini kurduruyor. Branşların yapmış olduğu işlemler tekrardan değerlendirilip yeni bir puanlama sistemi getirilmelidir. Aksi taktirde uzun süre değil 10 yıl sonra özellikle kalp damar cerrahisinde, göğüs cerrahisinde ve genel cerrahi gibi alanlarda etkili, başarılı ve hastadan kaçmayan hekim bulmakta zorlanılacak. Bu problemi ilk başta küçük illerde yaşayan üniversite ve devlet hastanelerine giden dar gelirli vatandaş yaşayacaktır hatta yaşanmaya başlanmıştır.

Randevu sisteminin olumsuzluklarını kaldırmak için uzun süreleri alan tetkikler hem sayıca azaltılmalı hem de tetkikleri yapan birimlerin sayı ve işlevi artırılmalıdır. Hekimler olarak ülkemizde yanlış bir şekilde yürürlüğe konmuş olan malpraktisten kendini koruyabilmek için fazlaca radyolojik tetkik istemekte ve işler sarpa sarmaktadır. Malpraktis sistemi olmalı fakat tekrarda revize edilmelidir. Aksi halde hekimler artık hastaya dokunmaktan bile korkar hale geleceklerdir. Üç yüz hekimin çalıştığı bir kurumda malpraktis ile ilgili hekimlerin yarısının devam eden soruşturması var ise bu işte bir tezat var demektir.

Aynı branştaki hekimleri kapsayan yılda bir defaya mahsus YÖK ve Sağlık Bakanlığının ortak düzenlediği çalıştaylar yapılmalıdır. Bu sayede hekimlerimizin eğitim mesleğini icra ettiği sürece devam edecek ve dahası gereksiz istenen tetkik sayısı da minimalize edilmiş olacaktır. Her yıl yapılan yeni çalıştayla hekim arkadaşlarımız bilgilerini tazeleyecek hem de sağlık bakanlığı belirlemiş olduğu güncel hasta tedavi protokollerini hekimlerle paylaşabilecektir.

Özellikle üniversite hastanelerinde araştırma görevlisi olarak çalışan hekimlerin sadece hekimlik yapması sağlanmalı yardımcı sağlık personeli yeterli sayıda olmalıdır. Örnek verecek olursak ultrasonografi yapan bir hekim arkadaşımız işlemini bitirdikten sonra yapmış olduğu tetkikin raporunu sisteme kaydediyor. Bu işi bir sekreter yapmış olsa hekim arkadaşımız iki kat daha hasta bakabilecek.

Başta MR ve  çocuk EMG olmak üzere 60 günden uzun sürelere varan randevuları azaltmak için bu tetkikleri yapan tekniker sayısı artırılıp 24 saat kesintisiz çekim yapılabilmelidir. Sadece bu yöntemle randevu süreleri yarı yarıya azalmış olacaktır.