Üniversitelere ve Diyanete: İlim ve din, zalimlere karşı bir isyan da değil mi?
İlmin diğer adı aydınlıktır. İlim, karanlıkları yok eden ışıktır…
Kılavuzu ilim olanların yolu da aydınlıktır. İlim, bilmektir, bilmenin aracıdır, bilmenin yoludur ve Yunus Emre’nin de dediği gibi kendini bilmektir. İlim, hayattır, onurdur ve özgürlüktür…
İlim, eğer özetlediğimiz bu özellikleri içermiyor ve bu görevleri yerine getirmiyorsa, bu demektir ki, onu kullananlar tarafından amacından saptırılmış ve kötüye kullanılıyordur.
Ve dine gelince…
İlim için söylediklerimin hepsi din için de aynen geçerlidir. Tabii, burada kastettiğim din, İslam’dır.
İlim, haddizatında bir görev olan İslam’ın da başıdır. Çünkü ilmi-bilme melekesi olmayan insan din ile de mükellef değildir.
İlk insan ve ilk peygamber Hz. Âdem’den son peygamber Hz. Muhammed’e(sallallahu aleyhi vesellem) kadar bütün peygamberlerin yaptıkları da bu değerlerin yaşayanları ve aktarıcıları olmaktır. Ki sorun, yani aydınlığı temsil edenlerle aydınlığa karşı olanların kavgası da tam buradan itibaren başlıyor.
Ama bu demek değildir ki, aydınlığa karşı olanların ilmi ve dini yoktur. Aksine ilimleri de var ve her birinin kendilerine göre oluşturdukları bir dinleri de… Her iki taraf arasındaki fark şudur: Bir taraf ilmi ve dini olduğu gibi alıp yaşarken, diğer taraf da hem ilmi ve hem dini kendi ihtiraslarına göre kullanır. Dolayısıyla kişiler, zaman ve mekân değişse de tarafların birbirileriyle olan bu savaşları değişmeden devam eder. Ki bugün bu savaşın zirve yaptığı yer de Gazze’dir. Çünkü bir tarafta ilmi-aydınlığı olduğu gibi yaşayan Gazzeliler ve diğer tarafta bu aydınlığı söndürmeye çalışan israil! Ve bir de dünyanın geri kalanları olarak bu iki taraftan birinde mutlak manada karar kılmış bizler… Yani hiç kimsenin tarafsız falan kaldığı yoktur! Her birimiz ya ilmiyle amel eden ve dolayısıyla aydınlığı temsil eden Gazze’yiz ya da ilmini kirli emellerine alet edip aydınlığa çökmeye çalışan israil!
Öyleyse gelin, başlığa taşıdığım soruyu bir kez de doğrudan üniversite hocalarından diyanet camiasına kadar bütün âlimlerimize soralım:
İlim ve din, zalimlere karşı bir isyan ve isyana bir çağrı da içermiyor mu?
Aydınlık ile karanlığı ve iyi ile kötüyü tefrik edecek kadar bir ilminiz olmadığı için mi karanlıkların diğer adı olan israil’in yanında saf tutuyorsunuz, yoksa ilminizle amel etmekten yoksun olduğunuz için mi?
Şu soruyu da âlim ve dahi Müslüman olduklarını iddia edenlere soruyoruz: Haksız yere bir insanı öldürmenin ve bu öldürme eylemine seyirci kalmanın hükmü nedir?
Bugün dünyadaki bütün üniversiteler, dini camialar ve her birimiz yeni bir ilim sınavından geçiyorken, tercihlerini ilmi olduğu gibi yaşamaktan, yani zalimlere karşı isyandan yana koyanlara selam olsun!