Avrupa'da siyonistleşen Müslüman cemaatler ve insanca duruş sergileyen Yahudiler
Gazze'ye selam ve soykırımcı israil ile ihracatlarını ve ilişkilerini sürdüren İslam Ülkelerine, liderlerine ve zilleti bir hayat tarzına dönüştüren Müslümanlara veyl ile girelim söze...
Bunun tek bir adı vardır, siyonistleşmek!
Çünkü dini, milliyeti, adı, sanı ve konumu ne olursa olsun ve dahi dünyanın neresinde bulunursa bulunsun, israil'in soykırımına karşı en az Güney Afrika Cumhuriyeti kadar haykırmıyorsa ve en az Uluslararası Adalet Divanı'nın söylediklerini her gün söylemiyorsa, ya Büyük Şeytan'ın başındaki Biden gibi gönüllü bir Siyonisttir ya da bir şekilde rehin alınmıştır. Hele hele bu kişiler bir de Müslüman iseler...
Geçenlerde Avrupa'daki Müslümanların ve özellikle cemaatlerin yöneticilerinin bu zelil duruşları üzerine yazdım. Ama dayanamadım, bir daha yazmak mecburiyeti duyuyorum.
Sözlerim, diliyle dahi zulmü kınayamayan Müslüman kardeşlerimizedir. Sözlerim, her Cuma günü, her Ramazan ayında, her bayramda ve her fırsatta Filistin için veya başka bir neden için para toplayan cemaatleredir!
Avrupa'da vicdanı olan ve insanlığını koruyan herkes, siyonizmin emrindeki medyaya ve bütün imkânlarıyla birlikte kayıtsız şartsız olarak israil'in yanında olduklarını söyleyen hükümetlere rağmen susmuyorlar. Kimileri değişik türden protesto eylemleri gerçekleştiriyor... Kimileri bu vahşetleri konu alan programlar yapıyor... Ve çoğu da sosyal medya üzerinden yaptıkları paylaşımlarla israil'i lanetliyorlar.
Fakat ne yazık ki, bunların içinde Müslümanlar yok denecek kadar azdırlar. Hele hele Müslüman Cemaatler hiç denecek kadar yoktur.
Sanki yer yarılmış da dibine kadar içine girmişler ve üstlerini de örtmüşlerdir.
Haberlerden de öğrendiğimiz gibi, işgalcinin saldırıları başladığından beridir Avrupa halkları ayaktadır. Birçok şehirde çeşitli eylemler düzenliyorlar. Viyana da bu şehirlerdendir. Geçen 2 Mart Cumartesi günü de önce Museum Quartier'de toplandık. Oradan Avusturya Parlamentosunun önünden geçip, Avrupa Birliği Merkezine kadar yürüdük. Değişik ülkelerden ve gruplardan kişiler konuşmalarını yaptılar. Bu, en kalabalık eylemlerimizdendi, 30 bini aşkın insan katılmıştı...
Hristiyan’ından Yahudi’sine ve liberalinden solcusuna kadar onlarca değişik dinlere ve dünya görüşlerine sahip gruplar ve kişiler vardı. Hatta Yahudiler de vardı. Öyle ki, konuşmacılardan biri şu cümleleri de söyleme ihtiyacı duydu: "Kendi mahalleleri tarafından linç edilme pahasına bu eylemlere katılan Yahudiler var. Hepsi de vicdanlarının sesine kulak verip gelmişlerdir."
Bu yürüyüşe katılan Müslümanlar azınlıkta idi. Biz Türkiye'den gelenlerin sayısı da herhalde 20-30 kişiyi geçmiyordu.
Niye? Bizzat kendilerinden aldığımız bilgilere göre, Antisemit olarak itham edilmekten ve fişlenmekten korkuyorlar.
Doğrudur... Başta siyonist medya olmak üzere Avrupa Hükümetleri de israil'in vahşetine yönelik en hafif bir eleştiriyi bile Antisemitizm ithamıyla susturmaya çalışıyorlar. Ama Avrupa insanının vicdanını susturamıyorlar ve sayıları yüz binleri bulan eylemlere engel olamıyorlar. Sloganları da vicdanlarının sesidir: "İsrail'in vahşetine karşı olmak için illa da Müslüman olmamız gerekmiyor!"
Buna karşılık Müslümanlar, Müslüman Cemaatler ve yöneticileri ise, antisemit ithamlarına karşı tek vücut olarak karşı koyacaklarına, kendi kendilerine yasaklar koyuyorlar. Yürüyüşlere katılmıyorlar... Sosyal medyada Gazze'ye dair hiçbir şey paylaşmıyorlar... Ve camilerde bile Gazze adını anmıyorlar... Hatta kimi yöneticilerin, Gazze'deki direnişçiler için, "terörist" dediklerine bile şahit olduk, oluyoruz!
İnsanlık ve dahi Müslümanlık adına en utanç verici olanı ise, camilerinde Gazze'ye dua edemeyenlerin, Gazze adına, Filistin adına para toplayacak kadar utanmaz ve yüzsüz olmalarıdır!
Peki, hala israil'e kesintisiz ihracat yapan İslam Ülkeleri, liderleri ve dahi MÜSİAD gibi Müslüman tüccarlar için ne demeli?
Müslümanlar olarak fiili gerçekliğimiz şudur: Kimimiz gönüllü olarak siyonistleşmiştir ve kimimiz de bir şekilde rehiniz...