Motto Savaşları Ve Biz...
Sözler, sloganlar, özdeyişler, atasözleri, hasılı bu kulvardaki tüm kelime topluluklarının, insan toplulukları üzerindeki etkisi herkesçe malum bir hakikat.
Hatta çoğu zaman heyecan uyandıran bir sloganın veya insanı ta derinden sarsacak bir sözün, toplumlar üzerindeki etkisi, şaşkınlık uyandıracak kadar büyük olmuştur.
Birçok olayın seyri ve olgunun rengi bu şekilde değişebilmiştir.
Geçmişte gecenin karanlığında yazılan duvar yazıları vardı; sabahın seherinde insanlara beyin fırtınası yaşatırdı, gençlere var olan sistemi sorgulatırdı, çocuklara soracak yeni soruların kapılarını aralardı...
‘’Hak yol İslam!''
‘’Tek yol devrim!''
‘’Ne Doğu, ne Batı, kurtuluş İslam'da!’’ vs.gibi...
Sonraları kamyon yazılarıyla tanıştık..
Kimi zaman güldüren, kimi zaman düşündüren, kimi zaman keşke bu ucube yazıyı yazmasalardı dedirten...
Şimdilerde sosyal medyanın da etkisiyle birbirinden farklı ve ayrı mottolar günlük hayatın bir parçası olmuş durumda.
İnsanlar mottolar üzerinden kendini tanımlıyor, mottolar üzerinden tartışıyor, mottolar üzerinden hedefler belirliyor...
Hatta siyasi hareketler bile mottolar üzerinden proje ve hedeflerini açıklıyor...
Bir motto savaşıdır gidiyor yani...
Peki, bizim kendimize ait mottolarımız olamaz mı?
Bir zamanlar sloganlar arasından sloganlarımızın, sözler arasından sözlerimizin olduğu gibi...
Elbette olabilir; netice de şimdilerde adına motto dense de, aynı kapıya çıkıyor anlamları/ fonksiyonları.
Nohutun şehre gelip, işlem gördükten sonra leblebi adını alması gibi, sloganlar ve sözler de günümüz dil kültürü ithalatından sebep, motto adını aldılar.
Fakat adı ister söz, ister slogan veya motto olsun, ne olursa olsun fark etmez, önemli olan hayatımıza yön verecek her argümanın süzülerek, elenerek seçilmesi.
Zira sıradan zannettiğimiz söz kalıpları, topluma yön verme amacıyla oluşturulmuş cümleler, bir şekilde bizleri etkisi altına alıp, yaşam felsefemizi, düşünce şeklimizi ve nihayetinde hayata bakış açımızı şekillendirebilir.
Bu nedenle bize ait- kendimize dair, öz kültürümüzü besleyecek, bu doğrultudaki kararlarımızı sabit tutacak, iman enerjimizi arttıracak, manevi motivasyonumuzu canlı tutacak, sürekli tekrarladığımız, dile getirdiğimiz, hatta evimizin muhtelif yerlerine, arabalarımızın camına stickerlarla astığımız sözlerimiz, sloganlarımız, mottolarımız mutlaka olsun...
Bunlar asla basit ve boş uğraşlar gibi de gözükmesin gözümüze.. Çünkü, bizim boş bıraktığımız her alanı birileri dolduruyor...
Bazen kütüphanelerce kitapta saklı kalan binlerce hakikate, yalan ve yanlış olsa da hayatın içinde kendine yer bulmuş bir söz, slogan, motto veya adına her ne derseniz deyin, galebe çalabiliyor maalesef...
Hayata hayat katacak, her biri insanlığa şiar olacak yüzlerce hikmetli söz hazinesi var elimizde...
İnsanlığın sorunlarına çare olacak Kur’an ayetleri, insanlığın maddi, manevi hastalıklarına şifa olacak Peygamber sözleri...
Şimdi mottoların havada uçuştuğu, motto savaşlarının kızıştığı şu zamanda, bu olguyu tebliğ fırsatına çevirip, tüm bu güzellikleri önce özlerimizde, sonra sözlerimizde yaşatmak ve topluma götürmek, inanıyoruz ki ahir zamanda yapılabilecek en güzel salih amellerdendir...