Doğru insana yatırım yapmak
Alıp verdiğimiz her nefes, geçirdiğimiz her saat ve geride bıraktığımız her an, aslında ömür sermayemizden gidiyor. Belli bir vakte ayarlanmış kronometre misali hızla işliyor vademiz.
Dolayısıyla ömür sermayesinden harcayarak giriştiğimiz her iş ve fiil için çok teferruatlı bir muhasebe ve muhakeme gerekiyor. Bunun haricinde, bilhassa bize verilen ömürden alıp kendilerine feda ettiğimiz insanları da muhakkak iyi seçmek gerekiyor. Zira bazı insanlar ömür sermayesini kâra götürürken bazıları zarar ve ziyana sevk edebilirler.
Fani olan insan için bir daha geri gelmemecesine geçen her saniyes bile çok değerlidir. Allah Azze ve Celle bile bizzat yarattığı insanın, vaktini, ömrünü, çabasını cenneti karşılığında satın alıyor. Fani olanı baki kılmak için kârlı bir teklif sunuyor. Yüce Hâlık böyle bir denge üzere kuluna imkân vermişken, kişinin ömür sermayesinden hesapsızca yiyen, karşılığında kâr yerine zarar, huzur yerine hüsran getiren insanlar konusunda tekrar tekrar hikmetle düşünmek gerekmez mi?
Tabi burada kâr derken, fani bir kârdan bahsetmiyoruz. Mevzu her daim kâr kelimesiyle duymaya alışık olduğumuz para pulda değil. Hesap menfaat hesabı değil yani. Asıl mesele; dosdoğru doğrulmaya azmeden her bireyin, dosdoğru işler yapma niyetindeyken, gayretine ortak olacak dosdoğru insanları seçebilmesi. Böylece hem fani ömrünü, hem davasını kâra geçirebilmesi. Keza, hem kendi ömrüne ziyan, hem davasına ziyan insanlara gerekli mesafeyi koyabilmesi.
Bu akıllara şöyle bir soru getirebilir;
O halde, sadece dosdoğru insanlarla mı haşir neşir olacağız?
Diğerleri ne olacak? Büsbütün hayatlarımızdan çıkartacak mıyız?
Elbette hayır...
Bu konuda Allah Resulü’ nün (s.a.v) metodu bizler için en güzel örnek olacaktır. Etrafı insanlarla dopdoluydu. Risaleti boyunca ne insanlardan kaçtı, ne de uzlete çekildi.
Amma, bire bir yakınında olan, birinci derecede iş tuttuklarının yeri ayrıydı.
Bunun dışında kimi tebliğine muhatap oldu, kimi belli zamanlarda arkadaşı oldu. En önemlisi yanlışları da olsa, her biri O’ nun kardeşi oldu. Fakat örnek gösterecek olursak, Ebu Bekir’ i Sıddıkların yeri hep farklı oldu.
İnsanlar konusunda objektif olmakla işe başlayabiliriz. Duygusallıktan uzak adil bir şekilde potansiyellerini ve manevi seviyelerini görmek gerekir.
Muhatabımız çok düzgün, fakat iş yapma potansiyeli olmayan biriyse, sürekli işleri yüzüne gözüne bulaştırıyorsa ve biz halâ bu insanda ısrar ediyorsak, bu da yanlış bir yatırımdır.
Netice de, hayali kurulan işler güzel bir sonuca ulaşamayacaktır.
Hayatımızda her türlü insan olabilir. Farklı farklı hukuklarımız olacaktır bu insanlarla elbette. Ama bir insana bilhassa Allah’ın (c.c) davası için yatırım yapacaksak, sadık, kaliteli, kabiliyetli olması çok önemlidir.
Bu minvalde çokça duyulmuş bir olayı zikredelim;
Bir gün beylerden birisi Gazneli Mahmud’a sadık adamı Ayaz için, “Bu adama neden otuz adama verdiğin maaşı veriyorsun ve onu çok seviyorsun“ diye sorar. Gazneli Mahmud, biraz bekle anlarsın der ve yanındaki adamlardan birisine uzaktaki bir kervanı göstererek “Git sor bakalım bu kervan nereden geliyormuş” diye gönderir. Adam geri gelerek “Rey’den geliyorlarmış Sultanım! der. Sultan “Peki nereye gidiyorlarmış?” deyince “ adam “ Sormadım Sultanım!” der. Sultan başka birini yollar. “Yemen’e gidiyorlarmış cevabını getirene “Yükleri neymiş?” diye sorunca cevap alamaz. Birisini de ne yüklediklerini öğrenmek için yollamış, o adam ise “ her cins malları varmış ama en çok kâse taşıyorlarmış” diye cevap vermiş ama Sultan’ın “Rey’den ne zaman çıkmışlar?” sorusuna cevap verememiş. Sultan’ın gönderdiği otuz beyin otuzu da tam cevap verememişler. Bu defa Sultan Ayaz’ı çağırttırmış. “Ayaz git bakalım bu kervan nereden geliyor, öğren” demiş.
Ayaz gelip cevap vermiş “Kervan dün sabah Rey’den kalkıp buraya gelmiş, Yolları Yemen’e, yükleri kumaş, kâse ve diğer şeyler. Kervanda şu kadar, şu kadar at, şu kadar deve, şu kadar katır, şu kadar tüccar, şu kadar köle var. Muhafızları şu kadar, silahları şunlar, şu kadarı atlı bu kadarı yayan. Şu yollardan geçip o yollardan gidecekler diye otuz beyin vermediği bilgiyi vermiş. 30 kişiye bedel iş yapmış...’’
Gazneli Mahmud beye dönmüş, neden olduğunu şimdi anladın mı? Demiş...