"GİBİYMİŞ GİBİ" OLMAK...
Herhangi bir şeyin hakikisi değerliyse ya da değeri artmışsa, sahtesi ortaya çıkar ve arttıkça artar. Paranın, değerli taşların, eşyanın ve hatta insanın...
İmitasyon, fabrikasyon derken bazen sahtesi gerçeğinden ayırt edilemez bile. Tıpkı gerçeğiymiş gibidir çoğu kez.
Ancak insanoğlu için bu asla geçerli değildir. Gibiymiş gibi olmaya çalışan insanlarda bazı şeyler hep iğreti durur, yalınlığını ve saflığını bulamazsınız bazı değerlerin. Takınılan tavırlar, girilmeye çalışılan roller yakınlıktan çok uzaklığı getirir. Hazırlanmış-ezberlenmiş, süslü ve samimiyetten uzak repliklerde bu durumu kurtaramaz. Rol başarısızdır, sahne iç acıtıcıdır.
Son zamanlarda gibiymiş gibi olma durumu hemen hemen hepimizin dikkatini çeken gayet aşikâr bir durum haline geldi.
Örneğin; bazı gençlerin saygı söz konusu olunca gayet saygılıymış gibi davranıp, saygılı olmamaları gibi. Zira sözel olarak, saygı ekseninde müthiş performans sergileyen fakat, en basit eylemlerinde bile saygıyı mumla aratan örnekler var. Yani, aslında saygılı olmamak, saygılıymış gibi olmak.
Herhangi bir haslet-erdem değer veya fazilet kişinin özüne yerleşmemişse, özünde yok ise, kişi sürekli gibiymiş gibi rolüne bürünmek zorunda kalır. Zorlanır-terler-bocalar ve bir yerde patlar. Asıl özünde bulunan karakterini çok fazla gizleyemez. Mimikleri, kızaran/bozaran çehresi, gizlemeye çalıştığı bakışları onu ele verir. Eğer özüne yerleşmişse, zaten ekstra bir şey yapmasına gerek kalmaz. Özünde olan gayet rahat ve doğal bir şekilde güzel hasletlere dönüşür, erdemli bir duruş oluşturur, faziletin insan hali olur. Tıpkı; suyun kaynağından çıkıp, yatağında akıp engin denizlere akmasında olduğu gibi...
Bu nedenle evlat yetiştirirken, daha doğrusu nesil yetiştirirken; özünü terbiye etme noktasında daha dikkatli olmak anlatılamayacak kadar elzemdir. Özü terbiye olursa, sözü de, gözü de, aklı da, fikri de terbiye olur. Öz terbiye ve tezkiyeden nasibini almamışsa, içten denetimli değilse, dıştan denetimliyse; sürekli ortamına göre, insanına göre, şartlara göre rol kesen bir figüran yetiştirmiş oluruz. Sahnelediği oyunun adı da; ‘’Gibiymiş gibi olmak...’’ olur.
Gerçi yukarıdaki örnekler söz konusu olunca, sadece gençler ve çocuklara yüklenmek, sürekli onlar üzerinden varsayımlar yapmak adaletsizlik ve izansızlık olur. Bizler yani yetişkin bireyler de bu konuda oldukça parlak durumda değiliz.
Mesela, şefkat ve merhamette...
Seviyormuş gibi, acıyormuş gibi, anlıyormuş vs. gibi yapıp özünde değil, sadece sözünde ve muhatabının gözünde, gibiymiş gibi olmaya çalışabiliyoruz bazen. Ancak söylem başka eylem başka olunca; söz köze dönüşüyor, göz yaşarıyor...
Yine şunu eklemek gerekir çağımızın insanı bir şekilde kendi özüne bazı şeyleri yerleştirmek yerine, maske takmayı, rol yapmayı tercih ediyor. Bunun birçok nedeni var. Fakat en büyük nedenlerinden biri de, Ahirete yakinen inanma konusunda zaafların oluşması. Evet var, ama uzakta inancı. Böylece hesabı-mizanı öteleme, dünyayı, dünyaya dair her şeyi önceleme gafleti ortaya çıkıyor.
Ancak Rabbimizin her şeyi görüyor ve biliyor oluşu, özlerimizi temizleme, terbiye ve takviye etme noktasında gayrete getirmeli bizleri. İnsanlar kanabilir!
Rabbimiz asla!
Sahnelenen her oyun muhakkak biter ve Rabbimizin önünde esas duruşa geçeriz.
Bu nedenle her ne şekilde olursa olsun, özümüzde muhlis ve muhsin olmaya çalışalım, gayret edelim. Şayet rol yapmaya meyledersek, önce biz kendimize hayret edelim.
Rabbimize sığınalım. Bu şekilde trenin makinasını çalıştırmış oluruz. Yakıtı biterse özümüzdeki sabırdan köz yapar harlarız ateşini. Geri kalan tüm güzellik vagonları zaten peşi sıra gelecektir. Yeter ki biz raydan çıkmayalım!
Hep bir başkasının trenine kusur bulmaktan vazgeçip, kendi menzilimize odaklanalım!
Doğrulan, doğrulmaya çalışanlara biz emsal olalım!
Eğer eğriysek, kabul edelim ve gerekirse doğrulan ve doğru kalabilen trenlerin vagonu olalım!
Ey Rabbimiz!
Riyakâr olup-ihlaslıymış gibi olmaktan, münafık olup-müminmiş gibi olmaktan, cimri olup-cömertmiş gibi olmaktan, yalancı olup-dürüstmüş gibi olmaktan, öfkeli olup-hilm sahibiymiş gibi olmaktan, iffetsiz olup- iffetliymiş gibi olmaktan, davayı özüne sindiremeyip- dava eriymiş gibi olmaktan, düşman olup-dostmuş gibi olmaktan, çalışmayıp-çalışıyormuş gibi olmaktan koru ve muhafaza et bizleri!
Özünü terbiye etmeyip, gözleri memnun eden ve gönülleri yoranlardan olmaktan beri tut ve koru bizleri!
Rol yapmaktan, imitasyon mümin olmaktan geri tut ve koru bizleri!
Gibiymiş gibi olmaktan uzak tut, kurtar ve koru bizleri!