• DOLAR 35.387
  • EURO 36.501
  • ALTIN 2999.24
  • ...

Gençler arasında evliliklerin azalması, evlilik yaşının yükselmesi, doğum oranlarının nüfusun kendini yenileme trendinin altına düşmesi, bu konuda Avrupa’daki 16 ülkenin gerisinde kalışımız, Avrupa’nın 100-150 yılda uğradığı demografik değişimi bizim 60 yıl gibi bir hızla kat etmemiz kaygıları artırıyor.

Aile Bakanımız Sn. Mahinur Göktaş da gidişat hakkındaki endişelerini sık sık dile getiriyor. Geçtiğimiz günlerde bu amaca matuf olarak Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Aile Enstitüsü kuruldu. Enstitünün görev ve yetkileri şu şekilde izah edilmiş:

“Aile yapısının ve değerlerinin korunması, güçlendirilmesi, ailenin sosyal refahının arttırılması, kadın, çocuk, engelli, yaşlı, şehit yakını, gazi ve gazi yakını ile ilgili politikalara veri oluşturmaya yönelik tüm Bakanlık faaliyetlerini kapsayan araştırmalar yürütmek.”

Enstitünün teşkilatı Genel Müdürlük, Yönetim kurulu ve Danışma Kurullarından oluşuyor. İlk iki kurul Bakanlık içerisinde görev alan kişilerden oluşurken, Danışma kurulu Aile Bakanı’nın görevlendireceği Bakan yardımcılığının başkanlığında yürütülecek.

Danışma kurulu, Bakanlıktan iki üye, Adalet Bakanı, İçişleri Bakanı, Milli Eğitim Bakanı, Sağlık Bakanı ve Diyanet İşleri Başkanlığından birer üyeden oluşuyor. Danışma kurulunun yılda en az 4 kez toplanıp yönetim kuruluna, yani Aile Bakanlığına görüş bildirmesi kararlaştırılmış.

“Aile yapısını ve değerlerini koruma” adına böyle bir komisyona ihtiyaç hasıl olmuşsa, AK Parti Hükümeti tarafından 26 Haziran 2011’de kurulan Aile Bakanlığı ne için kuruldu? Bu Bakanlığa bağlı olarak çalışan kurumların yönetmelik gereği işbirliği yaptığı, ortak çalıştığı STK’ların “aile yapısını ve değerlerinin korunmasına” ne gibi katkıları var? Bunlar sorgulanmadan aile konusundaki vahim gidişatın sorgulanması normalin ötesindedir.

Siz Aile Bakanlığı diye bir Bakanlık kuracaksınız ve ona bağlı çalışan kurumlar oluşturacaksınız. Binlerce personeli bu kurumda istihdam edeceksiniz sonra aile konusunda yaşanan olağanüstü bir gerileme karşısında bu kurumların işleyişini sorgulamayacaksınız. Olur mu böyle bir şey? Üstelik, Bakanlığın başaramadığı Aileyi koruma, güçlendirme işini üstlenmesi için farklı komisyonlar oluşturup, bu komisyonların Bakanlığın gölgesinde çözüm üretmelerini isteyeceksiniz?

Merak ettiğim konu, Enstitüde Bakanlık, kendi bünyesinde izlenen yanlış politikaların sorgulanmasına izin verecek midir? Faklı bakış açılarına, özellikle yerel çözümlemelere kapılarını açacak mıdır?

Aile Bakanlığı ‘aile yapısını ve değerlerini korumayı’ samimi bir şekilde istiyorsa (ki bu işe gönül verdiğini görüyoruz), Bakanlığa bağlı olarak çalışan Kadın Statüsü Genel Müdürlüğü (KGSM), Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu (KEFEK), Şiddeti Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖNİM), Kadın Konuk Evleri gibi kurumların yönetmelikleri ve ortak çalıştıkları STK’larla ne gibi çalışmalar yürüttüklerini bu temel üzerinden gözden geçirmelidir.

İsmini zikrettiğim kurumların işleyişi gözden geçirildiğinde aileyi koruma refleksiyle hareket etmedikleri gibi, Batının kadın ve aile konusunda dayattığı “feminist, toplumsal cinsiyetçi” şablonu esas aldıkları gün gibi görülecektir.

 Yani ne acıdır ki, bizim aile politikalarımıza yön veren Afganistan’da, Irak’ta, Cezayir’de, Suriye’de Müslüman kadınlara hiç acımadan katleden, zindanlarda işkencenin her türlüsünü yapan, ırzına geçen, Gazze’de tüm bunları gerçekleştirdiği için siyonist israile destek veren, Suriye’de Baas rejiminin 50 yıldır hapishanelerde kadınlara yaptıklarına göz yuman Batı’dır.

Batının kadın ve aile konusundaki paradigmasıdır. Öncelikle bu paradigmadan kurtulmakla, yani bir “La” demekle işe başlamak gereklidir. Aile Bakanımızın aileyi kurtarma konusunda iyi niyetli olması yeterli değildir. İzlenilen yolun ve yöntemin de doğru olması gereklidir.

Bakanlığa bağlı tüm kurumların yönetmeliklerinin, işlevlerinin sil baştan yeniden düzenlenmesi, Küreselcilerin aileyi bitirme ajanlığını yapan ve onlar tarafından fonlanan feminist ve sapkın STK’ların, Aile Bakanlığı’ndan uzak tutulması acilen gereklidir.