• DOLAR 34.7
  • EURO 36.773
  • ALTIN 2961.825
  • ...

Manevi güzelliklerle dolu olan Ramazan ayının son haftasına giriyoruz. Müminler için bir rahmet ve mağfiret mevsiminin son haftasıyla ne kazandık sorusunu kendimize soruyoruz? Şeytanların zincire vurulduğu bu mübarek ayda cennet kapılarının sonuna kadar açık olduğu fırsatını son haftasındayız. Lakin bu kıymetli zaman dilimini ibadet ve iyiliklerle değerlendiren mümin ebedi mutluluğun kapısını açmıştır. Peygamber efendimiz; “Ramazan ayı gelince cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vurulur.” (Buhari, Savm, 5) buyurarak bu ayın önemine dikkat çekmiştir. Zira bu ayda iyi işler yapıp kötülüklerden sakınan mümine cennetin kapıları açılmakta, cehennem kapıları kapanmaktadır. Bir başka hadiste ise Allah Resulü, “Niyet ederek ve ecrini Allah’tan umarak Ramazan orucunu tutan kişinin geçmiş günahları affolunur” (Buhari, Savm, 6) müjdesini vermiştir.

Ramazan ayında yapılan ibadet ve taatler, müminleri manevi kirlerden arındırır, felah bulmasına vesile olur. Bu sebeple cehennemden kurtuluşa vesile olan oruçlar sayesinde nefis terbiye olmakta ve arzular kontrol altına alınmaktadır. Nitekim Peygamber Efendimiz, “Oruç kalkandır” (Buhari, Savm, 2) ifadesiyle Allah Teâla’nın yasaklarından korunmanın bir siperi olduğunu vurgulamıştır.  

Tabii ki bunlar madalyonun bir yüzüdür.  Madalyonun diğer yüzüne bakıldığında maalesef Ramazan ayının dengesini kaçırıp bu kıymetli zaman dilimini israf ayına dönüştürülmesidir.   Bu sebeple mağfiret ve bereket ayı olan Ramazan’da israftan kaçınmak da orucun fazileti açısından önemlidir. Zira Kur’an-ı Kerim’de “Yiyiniz, içiniz, fakat israf etmeyiniz; çünkü Allah israf edenleri sevmez” (Araf, /31) ikazı vardır. Yüce Allah, israf yapanları sevmediğini açıkça beyan etmiştir.

Her yıl Ramazan ayı gelirken israftan söz edilir. Geçmiş yıllardan da biliyoruz ki Ramazan’ın ruhuna aykırı beş yıldızlı otel iftarları hep dikkatimi çekmiştir.  Burada israftan söz ederken Ramazan ayının israfları sadece maddi boyutuyla değil, esas manevi israflarımızı da görmeliyiz.  Zira manevi israflarımız maddi israflarımızdan çok daha fazladır. Malum olduğu üzere, Ramazan-ı Şerifin ifası, manevi iklimin değerlendirilmesidir. Yani manevi boyutunu yakalamayla eş değerdedir. Bu manevi iklim değerlendirilmediğinde hem zaman açısından hem de onu boş geçirme açısından manevi bir israftır.

Sonuç olarak; bu mübarek günlerde biraz daha tefekküre zaman ayırabiliriz. Bu günlerdeki “itikâf” sünneti tamda bir fırsattır. Tefekkür ederek ve onun büyüklük ve ikramın bir neticesi olan bu mübarek zaman dilimi fırsatını kaçırmayalım. Özellikle Ramazan ayının son haftasını bu haleti ruhiyeyle geçirelim. Bu mübarek zaman diliminde hayatımıza ibretle baktığımızda yaşadıklarımız bize çok şey anlatıyor. Konumuz özelinde, cennet kapısına doğru koşarken, israftan kaçınmamız gerektiğini bir kez daha hatırlamalıyız.  Cennet kapılarının açıldığı bu mevsimde bu manevi iklimi israf sofralarına kurban vermeyelim.