Gündeminizi kim belirliyor?
Bir önceki köşe yazımızı “Teknolojide ürün sen misin?” başlığıyla vermiştik. Bugün de medyayı kullanan kişilerin suni gündem oluşturmalarından söz etmek istiyorum: Dikkat ettiyseniz zamana göre servis edilmiş haberler izliyoruz. Adeta “moda haber” olan “hadiseler” günlerce bizlere sunuluyor. Sanki başka hadiseler yokmuş gibi kamuoyunun dikkatini o tarafa çekmekteler. Bazen o haberler vatandaş üzerinde o kadar tesir ediyor ki yaşantılarının her alanına etki etmektedir. Covid-19 haberlerinin toplum üzerindeki etkisi malumunuzdur. Bu bir realitedir. Bunu abartılı konular haricinde normal karşılamak gerekir. Çünkü ölüm kalım meselesi olarak değerlendirilebilir. Ancak hiçbir değeri olmayan küçük hadiseler bazen günlerce hatta haftalarca toplumun gündeminden düşürülmeyebilir. Görmek istenileni gördürmek birilerinin vazgeçemediği bir çalışma biçimidir. Bunun en sağlam ve etkin yolu da şüphesiz ki medyadır.
Medyanın oluşturduğu bütün bu suni gündemlerin ilgi görmesi toplumun öz değerlerini yabana atmalarındandır. Zira Türkiye’de kendi medeniyet iddialarını önce inkâr eden, sonra da yok etmeye kalkışan zihni sömüren bir medya sistemi vardır. Türkiye’deki medyanın temel taşları sömürgeci bir zihniyetin ürünü olduğu için birinci sınıf bir toplum yetiştirememiş, tam tersi bunaltıcı ve yozlaştırıcı bir alan açmıştır.
Şüphesiz ki toplumun en etkili aracı olan medya, reytingler uğruna kendi neslini maneviyat açısından intiharın eşiğine sürüklemiştir. Bu konuda RTÜK’ün ilgisizliği ise ayrı bir sorun olarak ortada duruyor. Bu yozlaştırıcı medya sistemi yıkılmadığı ve eğitim de kültür de sanat da kendi medeniyet dinamiklerimiz ekseninde sil baştan yeniden inşa edilmediği sürece toplumsal buhranlardan kurtulmak mümkün değildir. İnsanlığa medeniyet aktaracak dinamiklerimiz yıllardır yoz medya yayınlarıyla çıkmazlar yaşıyor.
Unutmayalım ki toplumda vahiy ışığında devrim yapabilmek için, fikir ve kültür üretecek “medyayı” erdemli bir seviyeye getirmek lazım. Medya’dan bağımsız bir eğitim sistemi verimsiz olur. Maalesef genç kuşakların zihin dünyalarını aile de okul da şekillendirmiyor artık. Zihin dünyalarını kontrolsüz ve reytingler peşinde koşan medya şekillendiriyor. Dijital kültür, genç kuşakların zihin dünyalarının, zevklerinin, beğenilerinin şekillenmesinde okuldan ve aileden daha fazla etkili bir işlev görüyor çağımızda.
Dindar nesil dediğimiz bir neslin inşası için yapılacak ilk işlerden biri de medyayı toplumun öz değerleri olan bir seviyeye getirmekle olur. Bunu sağlayacak ilk merci de devlettir/ iktidardır. Ondan sonra toplumun sağlam kolonları olan İslami cemaatlerdir. 15 Temmuz darbe girişimindeki o günü hatırladığımızda; imanla ölüme gidenler, tankların önüne çıkmadan önce havuz başlarında abdest alanlar ve minarelerden yükselen “sala sesleri” nin gösterdiği şey; bu memleketin dindar bir nesle ihtiyaç duyduğudur. Bunun en sağlam yollarından bir tanesi de batı medeniyetinin etkisinden kurtulup öz değerlerimizi temsil eden bir medyayla oluşabilir.