İhtiyacımız olan nedir?
Mübarek Ramazan ayına iki gün kaldığı bu zaman diliminde rabbimizden İslam ümmeti için hayır ve birlik talip ediyorum. Rahmet ikliminin rahmet yağdırması ve İslam coğrafyasındaki kan ve gözyaşının bitmesi adına “birlik şuuru” zemininin oluşmasını Yüce Rabbimden dileyerek yazıma başlıyorum: Zira İslam ümmetinin tarumarlığının ana sebebi derinleşmiş ayrılıklardır. Bunu ortadan kaldıracak, buna öncülük edecek fikirlere ve bu fikirleri yansıtacak liderlere ihtiyaç vardır.
Geniş bir bakış açısına sahip olan gerek devlet liderleri, gerekse cemaat liderleri, tabana “vahdet” bakış açısını kazandırması en büyük görevlerden birisi olmalıdır. Bu bakış, İslam âleminin bugün itibariyle en çok ihtiyaç duyduğu hususlardan bir tanesidir. Böyle bir neslin yetişmesi, birlikteliğin ana anahtarı konumundadır. Çünkü küfrün vazgeçemediği ve vazgeçemeyeceği tek şey “tefrikadır.” Bu şekilde “kendi ekmeğini yediği” teknesini kaybetmemek için her yolu denemektedir.
Bugünkü İslam âlemindeki acıların dinmesi ve yakasını batılı Emperyalist ülkelerden kurtarmak adına iki ana yol vardır. Bunlardan birincisi; İslam devletlerin “diplomasi” vasıtasıyla bir araya gelmeleri ve büyük bir güç oluşturmasıyla olabilir. Fakat bugünkü konjonktürel yapıya baktığımız zaman bu ihtimal imkânsız değil ama zayıf görünüyor. Yönetici kadrolardan kaynaklanan bu ayrılıkların kısa sürede giderilmesi zor görünüyor.
İkincisi ise; İslami hareketlerin birbiriyle diyalogda olmaları ve birbirlerini tanımalarıdır. Bu ikinci şık “sivil bir yapı” olacağı için daha sağlıklı ve hızlı olacak. Çekirdekten birbirlerini tanıyan hareketlerin, devletler bazında da birbirlerine sahiplik etmeleri kaçınılmazdır. Bunun neticesi de ortak değerler üzerinden “vahdet” ve aynı bakışı kazandıracaktır. Bunun için tüm İslami hareketlerin, birbiriyle diyalog kurma adını somut adımlar atması gerekir. Yâda buna öncülük edecek birkaç İslami hareketin bir araya gelmesi hayati öneme sahiptir. İşte bunun neticesinde İslam devletleri kendi yularlarını batılı emperyalistlerin elinden kurtarabilir. Yakalarını kurtaran İslam ümmeti kan, gözyaşı, acı, göç ve savaşlardan kurtulabilir.
Netice olarak; İslami hareketlerde yetişen bireylerin vahdaniyet bakış açısı bir gerekliliktir. Bu temel üzerinde yetiştirmek ve “ortak bir bakış açısını” tüm fertlere yansıtmak ana ilkelerden olmalıdır. “Dışlama” ve “ötekileştirme” yerine “özümseme” ve “birleşme” üzerine kurulacak bir şemsiyeye herkesin ihtiyacı vardır. Bu şemsiyenin yelpazesi çok geniş olmak zorundadır. Zaten İslam şemsiyesi kadar geniş ve kapsayıcı başka bir yelpazeden söz edilemez. İslam ümmetinin yırtılmış şemsiyesini onarmak; her İslami hareketin ana görevi olmalıdır. Yağan yağmur ve dolu altında ıslanan, perişan olan ümmetin, bugün bu şemsiyeye her zamankinden daha fazla ihtiyacı vardır. Bu şemsiyeyi getirecek bakış açısı ise ihtiyacın elzemidir.