• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Bu dostluğun en acı tablosunu bu günlerde yaşayan Türkiye`dir. Yıllarca onların direktifleriyle hareket eden Türkiye`nin zihin ve makas değişikliğiyle suni dostluğun gerçek yüzü ortaya çıkmıştır. Kartlar açık oynanıyor. Ve kılıçlar karşılıklı olarak çekilmiş durumdadır. Kılıçlar çekilirken bile ABD`nin stratejisi olan “söylem ve eylem farklılığı” göze çarpıyor. İki gün önce, 3 saat 15 dakika süren Tıllerson-Erdoğan görüşmesinden önce bile Tıllerson`un insanların aklıyla alay edercesine;  “YPG`yi,  PKK`ye karşı savaştırabiliriz” “YPG`ye asla ağır silah vermedik, dolayısıyla geri alınacak bir şey yok” gibi komik bir açıklama yapıyordu. Buna benzer garip açıklamalar ve yalancı pskolijisiyle yaptıklarına kılıf aramaya çalıştılar. Daha önceleri de yalancı karakterleriyle nereye girdilerse kaos ve kandan başka bir şey götürmediler. Herkese dostum dediler ama hiç kimsenin dostu değiller. Kendi çıkarlarının dostudurlar. Bugüne kadar, “karşılığını almadan”, Amerika`nın herhangi bir topluma “insani” amaçlı siyaset ürettiği görülmemiştir.

Mazlum coğrafyalar ve milletler nezdinde; ABD denilince akla; “silah satma, ekonomik ve kültürel sömürüden başka ne gelmektedir? Bunu yaparken de dünyanın büyük bir kısmına karşı yürüttükleri hainliklerine sürekli kılıf bulmaktadır. On binlerce kilometre uzaklıktan gelen Amerika`nın; Irak, Suriye, Ortadoğu ve Afrika ile ne işleri olabilir ki? Sömürüden başka hangi emelleri olabilir ki? Şöyle düşünüyorum, bu emellerine ulaşmak için Amerika`nın Vietnam ve Laos`taki pirinç tarlalarında hâlâ patlamamış mayınları bulunmaktadır. 1965`ten sonra Endonezya`da yok olan umutlar gibi Hiroşima ve daha nice toplumların uğradığı felaketler, sırf ABD`nin menfaatleri uğruna değil midir? En yakın tarihimizdeki Afganistan`da yaşanan acıların devamı ve 2003`ten bu yana Irak`ta sürdürdükleri vahşetin adı ne olabilir? İslam dünyasının kültürel ve tarihi merkezi Bağdat`ı ve halkı mahvettikten sonra “Irak`ta kimyasal silahları yokmuş” açıklamasını yapan bunlar değil miydi?

ABD`nin işgal ettiği toprakların halklarının fakir ve çaresiz kaldığını bütün dünya kamuoyu bilmekle kalmayıp, o ülkelerin yeraltı ve yerüstü kaynaklarının, Amerika`yı esas yöneten zenginlerin şirketlerine aktığı da bilinmektedir. Bugün dünya üzerinde, ABD`nin musibetleri yüzünden günde bir iki dolara çalışan, tahta barakalarda, çatma kulübelerinde, kalabalık konut projelerinde, koloniler halinde zor nefes alıp verebilen insanların sayısı milyonları buluyor.

Bugün de coğrafyamızda; Irak, Suriye, Türkiye ve diğer ülkelerdeki terör örgütlerine, neden silah ve para yardımı yaptıklarının başka bir izahı var mıdır? Bunun için diyoruz ki; akli selim olan ve geçmişten ders çıkaran her kesim, ABD`nin kucağına düşmekten kaçınmalıdır. Hem devletler bazında hem de örgütler bazında bu ilkeyi bilmeyenler çok ağır bedeller ödemişlerdir. Akıl ve vicdan sahibi olanlar, ABD`ye karşı durmakla başta bu coğrafya olmak üzere yüzyıllardır yağmalanan mazlum ülkeler ve halklarına karşı vicdani sorumluluklarını yerine getirmekle yükümlüdür. Onun dostluğuna güvenenler ise er veya geç kaybetmiş ve kaybetmeye mahkûmdurlar.